Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Moğollar Anadolu'ya ayak basmadan önce Anadolu'da çok canlı ve hareketli bir kültürel ortam vardı. Anadolu Selçukluları XIII. yüzyılın başlarında Yakın Doğu'nun en güçlü devleti durumundaydı. Anadolu Selçuklu sultanlarının Anadolu'da siyasi ve mali istikrarı sağlamaları İslam dünyasının diğer coğrafyalarında yaşanan siyasal çekişmelerin yarattığı kargaşa ortamı devrin entelektüelleri için Anadolu'yu cazip bir çekim merkezi yapıyordu. Doğu'da başlayan Moğol akınlarının önünden kaçan derviş zümreleri Anadolu'ya yönelmişlerdi. Bu sürecin neticesinde XIII. yüzyılın başlarında Anadolu'da devrin entelektüellerini oluşturan farklı pek çok zümreye mensup mutasavvıflar görülmekteydi. Bu sufi ekollerin bir kısmı Anadolu'nun kendi koşullarında oluşmuş ekollerdi. Mevlana Celalettin Rumi'ye nispet edilen -sonraki adı ile "Mevlevilik" olan- Celaliye, yine Sadreddin Konevi tarafından temellendirilen Ekberllik hareketi Anadolu'nun sosyo-kültürel koşullarının oluşturduğu fikri hareketlerdi ve tamamen Konya' dan yönetiliyorlardı. Bunlardan başka Anadolu'da Yesevilik, Kübrevilik, Babailik, Bektaşilik, Kalenderilik gibi güçlü tasavvufi hareketlerde kendisini gösteriyordu. Bunların bir kısmı Orta Asya bozkır geleneğini temsil ederken bir kısmı Fars kültünden besleniyordu bir kısmı da Bağdat-Basra ekolünün temsilcileriydi. Farklı eğilimlere mensup bu zümreler bir taraftan İslam ile yeni yeni tanışan Türkmenlerin bu yeni dini benimsemelerini sağlarken diğer taraftan da kendi fikri eğilimleri çerçevesinde toplumu teşkilatlandırıyorlardı. Bu zümreler aynı zamanda Anadolu insanının siyasi unsurlarını da oluşturuyordu. Birbirlerinden farklı kültürel ortamların ve sosyo-ekonomik sınıfların oluşturduğu bu zümrelerin arasındaki farklı dini tavırlar dahası kültürel eğilimler aralarındaki çatışmanın temelini oluşturmaktadır. ıs Devletin yönetim mekanizmasına da müdahil olan bu zümreler saltanat tayininden, kadı ve vali tayinine kadar pek çok konuda aktif rol alıyorlardı. Bu zümrelerin aynı aktifliği Anadolu'nun İlhanlı hâkimiyeti sürecinde de devam etmiştir. Bu zümrelerin bir kısmı İlhanlı hâkimiyetini meşrulaştırmak için uğraşırken, bir kısmı da İlhanlı hakimiyeti karşısında muhalif faaliyetlerde bulunuyorlardı. Örneğin Mevlana'nın oğlu Sultan Veled bizzat kendisi Anadolu'daki Türkmen beylerini dolaşarak İlhanlılara bağlanmalarını isyan hareketlerine son vermelerini telkin ediyorken Sadreddin Konevi ve Ahi Evran ise Türkmen zümreleri Moğol hakimiyeti karşısında toparlanmaya çağırıyorlardı.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.