Hayatın kimi zaman travmatik ve trajik bir etkisi vardır. Ama bunu bire bir yansıtmak zordur. Hele hele içeriden ses vermek daha güçtür. Derdi olan derdini anlatır da derdi bilmeyen derde derman olamaz. Yani herkesin derdi kendine ağır gerisi kör ve sağır... Doğruöz ise derdi doğuran duygunun ham halini okuruna verir. Hani süslenmiş duygusal soslara belenmiş gerçeğin kaybolduğu bir romantik bir yazın yoktur. Bunun aksine geçmişin getirdiklerinin oluşturduğu yıkıcı tahrip edici ruhi depresyonların yaralarını yine özlenen geçmişle sarmaya çalışan bir edebiyat vardır. Doğruöz'ün samimi dili okurun duygu dünyasını ilk temasta sarar. Yaşanılan sıkıntı öylesine gerçekçidir ki okur da satırların arasından yazarın diline meftun olur. Son olarak hayat sadece ömrün son saniyelerinde film şeridi olarak geçmez. Bazen insan ölmeye yazar o anlardaki film şeritleri önemlidir. Kayda alınması izlenmesi, anlatılıp yazılması lazımdır. Sanırım Doğruöz bunu yapıyor..