Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

415 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hayatın, ilişkilerin, gerçeğin irdelendiği, felsefe ile yoğrulmuş, insanı düşünmeye sevk eden bir kitap Nietzsche Ağladığında.. Kitabın dili hiç sıkıcı değildi, kelimeler olağanüstü bir hızla akıyor. Bu sıra zihninizde dur durak bilmeden çalışmaya başlıyor tabii, çünkü yazar hayatla, insanlarla, ilişkilerle ilgili çok önemli noktalara değiniyor. Breuer ve Nietzsche. Tarihe yön vermiş bu iki ünlü adam gerçekte karşılaşmış mı, kesin bir veri yok. Fakat önemli olan bu değil. Birbirlerinden çok farklı yaşamlar sürmelerine rağmen, ortak düşünsel engellere sahip bu iki adamın konuşmaları bir süre sonra evrensel sorulara ve evrensel cevaplara dönüşüyor. Kendinizi bu konuşmalara kaptırıyor, bazen o konuşmalarda ve o sorularda kendinizi buluyorsunuz. Cevap arıyorsunuz ve en güzeli de şu ki, kitap bittiğinde doğru cevabı bulmuş, huzura ermiş hissediyorsunuz. Kahramanlarımızdan Nietzsche, henüz ünlü bir felsefeci değil. Sadece iki kitabı yayımlanmış, kimse tanımıyor ve onu birkaç kişi haricinde kimse anlamıyor. İşin kötüsü o birkaç kişi de ona yapılacak en büyük kötülüğü yapmış durumda. Filozofumuz anlaşılmayı da beklemiyor. Yalnızlığı seçiyor. Tüm acıları ile barışık kendine bir yol çizmiş onun üzerinde ilerliyor. Aslında bu yol bir nevi kaçış. İnsanlardan, sevdiklerinden, tek düze hayattan, olması gerekenleri yapmaktan. Hayatta tek sahip olduğu şey valizi ve kafasında yazdığı kitaplar. Ailesi yok, vatanı yok, toplumsal kaygıları yok, görevleri yok, tanrısı yok, dini yok, ümidi yok. "ümit, kötülüklerin en kötüsüdür; çünkü işkenceyi uzatır!" ve "kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız. Önce kül olmadan, kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?" diyor. Sonra bir teşhis dehası doktor ile tanışıyor. Tabi tanışma süreci çok alengirli. O kısımlara hiç girmiyorum. Dr. Breuer ümitsizlerin, çaresizlerin en son çaresi, kahramanı. Tüm avrupa onu tanıyor. Seviliyor ve sayılıyor. Sanatçı ve düşünürlerin doktoru, ünlü ve yetenekli bir doktor. Güzel bir hayatı, güzeller güzeli bir karısı ve beş çocuğu var. Çok zengin, çok mutlu, çok huzurlu. Ya da sadece öyle gibi görünüyor... En kusursuz gibi görünüp hayranlık duyduğumuz yaşamların bile aslında ne kadar karanlık olduğunu bize gösteriyor bu durum. Nietzsche Ağladığında yalnızca bir kitap, kurgusal bir roman değil. Aynı zamanda bir doktor, içinizde yaşadığını bile bilmediğiniz kuşkularla konuşan bir terapist, kimi zaman yol gösterici, bir "baca temizleyici", kısacası bittiğine üzüleceğiniz bir "dost". Kitabın bu kadar yoğun, düşünsel olup da sıkmaması, yormaması ve hep daha fazlasını talep ettirmesi oldukça ilginç. İnsana bir bakış açısı kazandıran, yön veren kitaplarla karşılaşmak o kadar mutluluk verici ki, bu kitabı hayatımın farklı dönemlerinde tekrar tekrar okuyacağıma eminim. Nietzsche'nin katılığına, insanlarla arasındaki duvarlara, ciddiyetine, kendini asla teslim etmeyecek kadar gururlu oluşuna rağmen, onun içindeki yardım isteyen, bir çocuğu andıran o ruhu görebilmek, onunla tanışabilmek çok güzel bir deneyimdi. Breuer'in zayıflıklarına rağmen cesaretine, olaylar karşısındaki tutumuna hayranlık duymamak elde değildi. Daha söylenecek çok söz var, evet. Ama kırık cümlelerimin bu kitabı yeterince tasvir edemeyeceğini biliyorum. Bu yüzden sizi tüm içtenliğimle Yalom'un bu güzel eserini okumaya davet ediyorum, sevgiler...
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352bin okunma
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.