karanlığın gözlerinde şaşkın oturuyorum
bir an olsun bu kalıptan ayrılsam
bir feryat gibi dünyanın kalbine dolansam
birkaç gün de olsa Tanrı'ya başkaldırsamm
Tanrı olsaydım eğer, ey Tanrım, bu tanrılıkta
bu dünyada benim başka bir adım olurdu
sırtımı dönerdim bu murassa tahta
sarayım kalbi solmuşların dergahı olurdu
Tanrı olsaydım eğer, ey Tanrım, bir an için
kaçardım kendimden, uzaklara kaçardım
bu yaşlı dünyanın yıkık dökük sokaklarında
hırkam ve ışıktan asam olmadan dolanırdım
kendimden korkutup kalplere gölge düşürmezdim
asilere cehennem vaadinde bulunmazdım
ya irem bağının yolunu kısaltırdım
ya da bu dünyada yeni bir cennet yaratırdım
Tanrı olsaydım eğer, bu isyan ateşi
yakar mıydı hiç beni baştan aşağı
bedenim ansızın başını çıkarırdı zindandan
önden gidip de aydınlatırdı dünyamı
haykırma gücü verirdim gönüllere
kendim haykırırdım gönüllerin içine
varlığım yayılırdı varlık içine
her an hatırlardım tanrılığı utanç içinde
hiç huzur bulmayan yumruklarım
boş yere vururdu duvarlara
öylesine vururdum ki dünyanın tepesine
ölürdü duvarların içinde yaşayan kim varsa
taşırdım evimi düşkünlerin arasına
kendim açardım sırlarımı onlara
otururdum şarap içenlerle birlikte
naralar atardım gece yarısı sokaklarda
yanardı şarabın mumu sabaha kadar halvetimde
sarhoş olup görürdüm işlerimi
yırtardım üzerimdeki perhiz elbisesini
temizlerdim şarap kadehinde bedenimi
özgür bırakırdım bu perişan insanları
cehennem korkusundan bir an olsun kurtulsunlar diye
bir yudum içsinler bu varlık şarabından
süslesinler kendilerini sarhoşluğun ziynetiyle
gecelerdeki çeng nağmeleriydim ben
gönüllerdeki aşk kıvılcımlarıydın ben
bu yıkık tapınağın mescidi ile meyhanesini
inletirdim ışıldayan adımlarımla ben
suh bakışlardaki vuslat habercisiydim ben
kadehin dudaklarında sevgi selamıydım ben
sarhoşluk gecelerinde öpücük şarabıydım ben
tepeden tırnağa aşktım, arzuydum ben
ara sıra sarayımda kulak verirdim ben
zavallı insanlarımın feryatlarına
olabilir miyim dertlerine bir deva
ya da ne istiyorlar tanrılarından acaba
Tanrı olsaydım eğer, ilk iş adımı temizlerdim
bu yücelik parça parça olmuş elbiselerimdendi
kılıcımın aşkı ve kitabımın sarhoşluğu
toprağımın badesiydi, evet, toprağımın badesiydi
…
pencereden yastığıma dökülüyor gece
karanlığın gözlerinde şaşkın oturuyorum
ah, arşın duvarlarının ardına kadar
karanlıktan başka bir şey görmüyorum
ey tanrı, ey ölüme bulanmış gizemli kahkaha
sana yabancıdır benim acılarım, feryatlarım
ben sana kâfir, sana münkir, sana âsi
sana inat bu şeytan benim tanrım