Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
“En önemlisi, cancağızım, kendim için üzülmüyor, kendim için acı çekmiyorum; bana göre hiçbir şey fark etmez, dondurucu ayazda paltosuz, çizmesiz gezerim, her şeye katlanır, dayanırım, bana vız gelir; sade, küçük bir insanım ben, ama insanlar ne der? Düşmanlarım, kötü dillilerin hepsi ne der paltosuz gidersem? Zaten insan paltoyla geziyor, çizme giyiyorsa ne yazık ki hep başkaları için yapıyor bunu. Bu durumda çizmeler de isminin onurunu ve değerini korumak için gerekli.” ————————————————————— 160 yıllık bu eseri, gününün sorunlarını bu kadar etkili bir şekilde anlatması değil çarpıcı yapan. Anlatılanların günümüz modern toplumlarının hala bir parçası oluşudur bu kitabı ölümsüz kılan. Şöyle bir düşündüğünüzde 160 yıl içerisinde bir çok gelişmeye imza atmış insanoğlu, bir çok şey değişmiş hayatımızla ilgili ama gelin görün ki yoksulluk kavramı, asırlardır süregelen gelir adaletsizliğinin bir sonucu olmaya devam ediyor çünkü birileri her zaman diğerlerinden daha iyi görünmek zorundadır. Her zaman birilerinin diğerlerinden daha iyi bir imaja sahip olması gereklidir. Sonuç olarak ortaya günümüz tüketim kültürü çıkar. Tüketim kültürü ise kendi yoksulluğunu ve zenginliğini üretir. Bugün bile sahip olma arzusuna kapıldığımız eşyalar aslında başkaları içindir, onları etkilemek adınadır. Tam da bu yüzden Makar’ın monoloğunu alıntılayarak başladım incelemeye; hepimiz Makar’ın modern versiyonları değil miyiz? “Zaten insan paltoyla geziyor, çizme giyiyorsa ne yazık ki hep başkaları için yapıyor bunu. “ ————————————————————— Dostoyevski’yi belki de özel kılan özelliği budur; daha iç açıcı bir dünya çizebilirdi kitaplarında ama o hayatın doğrularını ve insan zihninin karanlık taraflarını yüzümüze vurmayı tercih eder. Olmasını istediğimiz bir dünya tasviri yerine “bulunduğumuz” dünyanın tasvirini çizer. Dostoyevski’nin kitapları bu sebeple bir varoluş sancısı gibidir. Henüz 25 yaşındayken yazdığı bu ilk romanı, yazarın o yaşlarda nasıl bir duygu durumu içerisinde bulunduğunu düşündürtüyor insana. ————————————————————— Roman boyunca, yoksulluğun ne denli insan ruhunu harap ettiğini, insanın benliğinde ne denli büyük acizliklere yol açtığını okuyoruz. Hem onurlu hem yoksul olmanın üstüne bir de aşık olmanın kısacası bir “insancık” olmanın ağırlığı altında kalıyoruz kahramanlarla beraber. Bu kitapta kazanan aşk değil, iyilik değil, dostluk değil elbette. Bu kitapta kazanan yine para, yine güç!.. Gerçek hayatta olduğu gibi… Zengin bir koca bulup hayatını kurtarmak isteyen ve bu sebeple aşkından vazgeçen kadınlar da, ne kadar didinirse didinsin kendini kabul ettiremeyen adamlar da ve güzel bir söz, samimi bir tokalaşma ile mutlu olabilen insancıklar da hâlâ bu hayatın bir parçası. Okuyun da sizin de huzurunuz kaçsın…
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,9bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.