Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tiyatronun bir tatil günüydü, pazartesi. “Sait Faik seni aradı,” dediler. Sait’i bulmak kolaydı Beyoğlu’nda ya Çiçek Pasajı’ndadır veya sinema girişlerinin birinde. Nitekim pasajda bulmuştum o gün. Kulplu kalın bardakla birasını içiyordu. – Hayrola, dedim, beni aramışsın? – Otur, dedi, bir piyes yazdım, onu anlatacağım sana. – Piyes anlatılmaz okunur, dedim. – Dinle hele sen, dedi, anlattı: Dekor bitpazarı veya bir eskici pazarı. Bir adam var işsiz güçsüz. Evde çoluk çocuk aç. Satacak bir şeyi kalmamış adamın. Bir yorganı kalmış sadece. Yorgan omuzunda pazara gelir adam. Önce fiyat veren çıkmaz yorgana. Sonra biri acır haline, bir fiyat biçer. Adam, – Satıyorum haraç mezat satıyorum, sattım! der, parasını alır omuzları düşük avucuna baka baka pazardan uzaklaşırken perde iner. Piyesin adı “Yorgan”. Nasıl? – Hepsi bu kadar mı? – Bu kadar, beğnemedin mi? – Bak Sait, dememe kalmadı. Sait fena sinirlendi. – Ne gülüyorsun ulan, sen ne anlarsın tiyatrodan? Darülbedayi boku!.. Aktör mü geçiniyorsun sen de... Bunu kim oynayabilir biliyor musun? Hâzım! Hâzım... Büyük aktör o işte... “Yorgan” deyip geçme. Bir trajedi var “Yorgan”da! Sait çok samimiydi hislerinde. Aldanmıyordu. Bu kadarcık, bu ufacık rolü bile Hâzım oynasaydı bir trajedi havası katardı buna, katılta katılta da güldürürdü seyirciyi.
Sayfa 3 - KONSERVATUVAR VE OKUL YOKKEN HÂZIM VARDI 
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.