Haftanın ilk gününden herkese merhaba
Bugün İskandinav polisiyesi ile tanışma kitabım olan Buz Prenses’in yorumu ile geldim
Erica,anne ve babasının ölümünden sonra çocukluğunun geçtiği Fjallbacka kasabasına döner.Bir rastlantı sonucu,yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşı Alex’in cansız bedenini bulur.Alex buz gibi evinde bilekleri kesik şekilde küvette yatmaktadır.
Erica biyografi yazarı olduğu için Alex’in ailesinin ricası üzerine onun hakkında da yazmaya başlar.Çocukluk arkadaşı olmasına rağmen Alex’in hakkında pek bir şey bilmiyor bu yüzden kapsamlı bir şekilde onu tanıyan herkesle konuşmaya başlar.
Aynı zamanda Erica bu davaya bakan kasaba dedektifi Patrik ile de yakınlaşır.Hem Patrik hem Erica bu küçük kasabada ki cinayeti çözmeye çalışırlar.
Kitabı genel olarak sevdim.Sadece okurken ara sıra şunu söyledim bir polisiye kitabın da neden bu kadar gereksiz ayrıntı var.Hayır bide olaylarla bağlantısı olsa anlayacağım ama hiç alakası olmayan konu ve durumları okumak bana saçma geldi.Ayrıca katili tahmin edemedim ama katilden çok bir olay beni şaşırttı hatta şoklara girdim nasıl yani diye kalakaldımTabii ki ne olduğunu söylemeyeceğim okuyup kendiniz öğrenin