Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Serinin en güzel kitabı. Benim için beklenmedik detaylarla doluydu. Kalan kısım spoiler içerecektir, kitabı henüz okumadıysanız bu incelemeyi kesinlikle es geçiniz. * * * Bu kitapta zaman zaman Katniss’e gerçekten sinir oldum. İlk iki kitapta bu duygum çok yoğun değildi ama bu kitapta Peeta’ya karşı tutumu acımasızlık seviyesine vardığı için gözümde antipatik bir karaktere dönüştü. Çocuk olduğu gerçeğini düşününce çok da şaşırmamak lazım tabi bu tip tavırlara ama yine de son ana kadar Peeta’nın harcanacağından emindim (bilhassa Katniss’in bu kitaptaki tavırlarından ötürü). Hatta bu öngörümü serinin önceki kitaplarından birindeki incelememde de belirtmiştim. Bu anlamda finalde Gale’i değil Peeta’yı seçmesi benim için tam bir şoktu. Zavallı Peeta, o kadar çok şey çekti, o kadar çok hor görüldü ve her şeye rağmen Katniss’ten o kadar çok vazgeçmedi ki… Tipik bir “feda eden feda olur” senaryosu okuyacağımızı düşünüyordum. Canım Peeta, nihayet hak ettiğin mutluluğa kavuştun ve bir kitap serisinde hakkı yenmeyen çok az karakterden biri olabildin. Gale’i bu kitapta daha çok okuyacağımızı öngörmüştüm. Zira ilk iki kitapta yok gibi bir şeydi ve aslında onu yarım yamalak tanıyorduk. Bu yüzden bu kitapta Gale’i daha çok okumamız ve hırslarına, nefretine ve içindeki ateşe şahit olmamız güzeldi. Gale’in en sevdiğim özelliği mücadeleci ruhu ve gerektiğinde Katniss dahil herkese hak ettiği cevabı vermesiydi. Peeta bunu tam olarak yapamıyordu ama Peeta’yı bu hususta suçlamak tabi ki mümkün değil, kendini yüzde yüz her daim Katniss’e adamış durumdaydı. Final bakımından Katniss’in Gale ile olacağından o kadar emindim ki bu çocuğun kendisine bağımsız bir yol çizmiş olması gözümde karizmasını arttırdı. :) Klişe bir final yapıp çemberin dışına atılmış bir Peeta okuyacağımızdan öyle şüphem yoktu ki final benim için hem Gale açısından hem Peeta açısından fazlasıyla tatmin ediciydi. Açlık Oyunları serisinin içindeyseniz muhtemelen hiçbir ölüm sizi şaşırtmaz. Ben de kendimle ilgili böyle düşünüyordum. Ta ki Prim ölene kadar… Gerçekten mi? Bunu neden yaptın Sayın Collins diye ağlamak istedim. Benim için Rue’nunkinden bile kötü, onunkinden bile daha yürek parçalayıcı bir ölümdü çünkü hem ölme şekli hem de çocukları tedavi ederken ölmesi kitabın sonuna kadar (ve belki hâlâ) hazmedemediğim bir detay olarak kaldı. Seri benim için gerçekten güzeldi. Dördüncü kitap seneler sonra çıkmış ve onu da okuyacağım ama onu eklenti ve şimdiye kadarkilerden bağımsız bir kitap olarak görüyorum. Sanırım Snow’un hikayesini okuyacağız. Ki benim için Katniss’inki kadar ilgi çekici olabilir. Kötü insanların hayat hikayeleri bazen iyilerinkinden bile daha merak uyandırıcı olabiliyor. Seriye başlarken bir tür gençlik serisi okuyacağımı düşünüyordum açıkçası. Hiçbir spoiler yemeden başladım, muhtemelen bu yüzden. Bir tür Alacakaranlık ya da onun yetişkin benzeri Güneyli Vampir serisi gibi bir seri belki. Evet ana karakterler yine küçüktü, çocuklardı ama bu seriyi Alacakaranlık ya da Güneyli Vampir’e benzetmek ona hakaret olur. Çünkü evet, yaşadıkları şeyler uç noktalarda olup bizleri dehşete düşürse de verilen mesajlar, hissedilen hüsranlar ve zalimlerin zalimlik tarzları hiçbirimize yabancı değil. İktidar aşkı için hiçbir savaştan, hiçbir insanı (hatta çocuğu!) harcamaktan geri durmayan, söz konusu hükmetmek zaferi olunca hiçbir kötülükten gözü çekinmeyen zalimler… Hastane bombalayanlar… Savaşlar… İnsanların duygusal bağlarını kullanıp onlara tuzak kuranlar… İşkenceler, manipülasyonlar… Açlık Oyunları serisi aslında ne kadar dehşet verici ve akıl almaz şeyler gibi görünse de hepimizin aşina olduğu, izlediği ve insanlığın içinin kan ağladığı hayatın içinden. Hayatın ta içinden. “Bütün zalim olanları sen affetsen ben affetmem.” (‘: *
Alaycı Kuş
Alaycı KuşSuzanne Collins · Pegasus Yayınları · 201519,4bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.