Gerek Ebu Hanife ve Mâlik gibi üstad imamlar ve gerekse Ebû Yûsuf, Muhammed, Şâfi'î, İbn Hanbel gibi sonrakilerin, her fırsatta yekdiğeriyle temas ederek ilm ve re'y alış-verişinde bulunmaları, bir yandan bugünki mânada mezheblerin teessüs ve taassubuna mâni oluyor, diğer taraftan da metod ve bilgi farklarından meydana gelen ihtilafların