‘Thornfield’i seviyorsun ha!’ dedi; sonra kıpkızıl harflerle havaya bir şeyler yazdı: Evin ön cephesine, en üst katla daha aşağıdaki kat pencerelerinin arasındaki duvara, ateşten hiyerogliflerle, ‘Elindeyse sev! Haddine düşmüşse sev!’ diye yazdı.
Ben de, ‘Seveceğim işte!’ diye karşılık verdim. ‘Haddime düşmüş sevmek!’ dedim ona.