Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bize ne söyler?
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk
Fotoğraflarla Atatürk
kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi. ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen olayları da düşünerek bakıyorum/bakmaya çalışıyorum. (bu konudan benzer şekilde burada yine bahsetmiştim; #223865920 ) heh işte, aklıma gelen zamanında yaptığım bu okuma sonrası kendi kendime dedim ki; madem gün içerisinde uzun süreli okuma yapamıyorum, o halde
Fotoğraflarla Atatürk
Fotoğraflarla Atatürk
kitabında yer alan Mustafa Kemal Atatürk'ün birkaç fotoğrafı, fotoğrafların çekilme nedenleri, o sırada gerçekleşen olaylar özelinde hem aklımda kalan bilgilerden hareketle hem de bu bilgileri doğrulamak/yeni veriler eklemek için makaleler okuyup bunlardan hareketle Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları özelinde buraya bir ileti yazayım. bu düşüncemden sonra da kitaptaki hangi Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafı/fotoğrafları özelinde yazı yazabileceğimi düşündüm. böyle düşünürken de aklıma yine geçenlerde okuduğum
Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi
Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi
adlı kitap geldi. yine kendi kendime dedim ki; cumhuriyetin ilk zamanlarında cumhuriyetin karşılaştığı zorlukları anlatmaya çalıştığım Atatürk zamanında türk ekonomisi adlı kitaba yazdığım incelememe ( #234533495 ) katkıda bulunması yönünden cumhuriyetin kurulmasının üzerinden henüz bir yıl dahi geçmeden gerçekleşen 13 eylül 1924 tarihli erzurum depremi için bölgeye giden Mustafa Kemal'in burada çekilen fotoğrafları üzerinden o zaman yaşananları anlatırsam genç cumhuriyetin daha henüz yolun başında ekonomik olarak nasıl güçlüklerle karşılaştığını, bunların üstesinden nasıl geldiğini daha bir net gösterebilirim. bunun yanında günümüzden 100 yıl önce gerçekleşen bu deprem ve devamında o zamandan 100 yıl sonra 6 şubat 2023te gerçekleşen deprem sonrasında yapılanları da iyisiyle kötüsüyle yazımı okuyan (çıkarsa) karşılaştırabilir.. kendi kendime düşünüp, kendi kendime dediğim şeylerden hareketle de iki üç gün içerisinde aşağıda yer alan yazıyı yazdım. (kendi kendime düşünmek, kendi kendime konuşmak sadece hasta olduğum zamanlara değil hayatımın her anına yayılmış bir şeydir bu arada. lol.) yukarıdaki düşüncelerimden hareketle buraya yazdığım yazıyı uzatmak istemezdim ama biraz uzun oldu gibi. (inanın en kısa hali bu oldu. daha da uzatabilirdim. yazımı okuyan çıkarsa sıkılmadan okumasını dilerim. sıkılarak okumuşsa da onu sıktığım için özür dilerim. zira hakkında yazmaya çalıştığım yazı hiç de sıkıcı değil, okuyan sıkılmışsa bunun nedeni yazılan konu değil, konuyu yazandır. yani ben.) *** -1918-1922 yılları arasında emperyalist işgalci devletlere ve onların ordularına karşı türk milletinin ve ordusunun verdiği silahlı milli mücadele türk milleti ve ordusu lehine sonuçlanmıştır. -bu silahlı mücadele sonrası emperyalist işgalci devletler türk milleti ve ordusunun siyasi varlığını mudanya ateşkes antlaşması ve lozan barış antlaşması ile resmi olarak tanıyıp kabul etmiştir. -yeni türk devleti idari yönetim şekli olarak cumhuriyeti kabul etmiş, saltanat ve hilafeti kaldırmıştır. -savaştan çıktıktan sonra henüz kurulan yeni türk devletinin, genç cumhuriyetin kurucusu ve cumhurbaşkanı Mustafa Kemal türk halkına yaptığı yurt gezileri ile beraber kazandıkları başarının büyüklüğünü ve şu an içerisinde oldukları zorlukları anlatıp türk halkını bilgilendirmektedir. özellikle saltanatın ve hilafetin kaldırılıp cumhuriyetin ilan edilmesi modern türkiyenin oluşumunda önemli aşamalardan birisidir. bu konu özelinde yapılması gereken çok iş vardır. bu nedenle Mustafa Kemal yaptıklarını halka anlatmak, benimsetmek ve onlarla kaynaşmak için yurt gezilerine çıkmıştır. Mustafa Kemal'in bu konuda yaptığı sonbahar seyahatleri çok önemlidir. bu sonbahar seyahatleri 29 ağustos 1924 tarihinde başlar, 18 ekim 1924 tarihinde sona erer. Mustafa Kemal, 29 ağustos 1924 cuma günü, dumlupınara gitmek üzere ankaradan hareket eder ve yunan istila ordularının çöküşüne tanık olan çalköy yöresindeki yiğitlik meydanında şehitler anıtının temelini atar. Mustafa Kemal dumlupınar dönüşünde eskişehirden bursaya geçer. bursanın kurtuluş bayramında hazır bulunur. bursadaki kısa dinlenmeden sonra, hamidiye zırhlısı ile mudanyadan hareket ederek karadeniz limanlarından trabzon, rize, giresun, ordu ve samsuna uğrar. erzurum bölgesindeki deprem felaketi dolayısıyla gezi programını değiştirerek, amasya, sivas, erzincan üzerinden felaketzedelerin yardımına koşar. Mustafa Kemal ve beraberindeki heyet halkla samimi temaslarda bulunarak halkın dertlerini, ihtiyaçlarını dinlerler. felaketzedelerin acılarının azaltılması ve giderilmesi için uğraşırlar. Mustafa Kemal ve heyeti musul meselesindeki anlaşmazlık üzerine bu geziye son verip büyük millet meclisini hemen toplantıya çağırır ve ankaraya dönüp bu konu ile ilgilenirler. Mustafa Kemal, 13 eylül 1924 tarihinde erzurumda meydana gelen depremi, “Gazi’nin Sonbahar Gezileri” olarak bilinen gezi programı kapsamında trabzonda iken haber alır. Mustafa Kemal deprem haberini alır almaz gezi programını iptal eder ve erzuruma doğru yola çıkar. Mustafa Kemal'in erzuruma gelmesi depremzedeler için büyük bir moral olur. erzurum 1924 yılı içinde üç ayrı depremle sarsılmıştır. ilk deprem 13 mayıs 1924 tarihinde, ikincisi 6 eylül 1924 tarihinde, en şiddetli ve yıkıcı olan üçüncüsü ise 13 eylül 1924 tarihinde meydana gelmiştir. son 13 Eylül depremi ciddi anlamda mal ve can kaybına neden olmuştur. -13 mayıs 1924 tarihindeki deprem horasan ve çevresinde meydana gelmiştir. depremde can kaybı olmamış fakat hayvanlar ve eşyalar zarar görmüş, iki yüzden fazla hane yıkılmıştır. ikinci deprem 6 eylül 1924 tarihinde meydana gelmiştir. depremden etkilenen 18 köyün % 80i tamamen, % 20si de kısmen yıkıma uğramış, üç kız çocuğu hayatını kaybederken 8 kişi de yaralanmıştır. bölgede binaların yeniden inşası, yiyecek temininin sağlanması gibi hizmetlerle zayiatın giderilmesine çalışılırken bu defa yıl içerisindeki en önemli deprem 13 Eylül 1924 tarihinde pasinler kazası, horasan ve aras köyleri ve çevresinde meydana gelmiştir. deprem erzurum merkez, pasinler, narman, hınıs, tortum, sarıkamış ve ardahan çevrelerini etkilemiştir. 13 eylül 1924 tarihindeki bu deprem alaturka saat 10:30 alafranga saat ikindiyi biraz geçe (14:34) meydana gelmiştir. 1 dakika kadar süren depremde en çok hasarı pasinler ve çevre köylerinde meydana gelmiş, yerleşim merkezlerinin dışında demiryolu da hasara uğramıştır. bu depremin şiddeti 6.8 veya 6.9 olarak ölçülmüştür.- 13 eylül 1924te gerçekleşen depremin yol açtığı insan kayıpları ve maddi hasar 16 ekim 1924te erzurum valiliğinden başvekalete gönderilen telgraf ile şu şekilde bildirilmiştir: “pasinler merkez nahiyesinde: 38 kişi ölmüş, 40 hayvan telef olmuştu. 685 hane tamamen ve 11946 nüfus ve 22693 hayvanı barındıran 641 hane kısmen yıkılmıştı. Velibaba (Aras) köyü: 62 kişi ölmüş, 237 hayvan telef olmuştu. 954 hane tamamen ve 6537 nüfuslu 20586 hayvanlı 199 hane kısmen haraptı. karayazı köyünde: 63 kişi ölmüş ve 176 hayvan telef olmuştu. 791 hane tamamen 7569 nüfuslu, 7336 hayvanlı 345 hane kısmen yıkılmıştı. horasan köyünde: 47 nüfus ölmüş, 86 hayvan telef olmuştu. 1033 hane tamamen ve 5101 nüfus ile 7586 hayvan barındıran 127 hane kısmen yıkılmıştı. hınıs kazasının söylemez köyünde: 2 kişi ölmüş, 290 hayvan telef olmuştu. 46 hane tamamen ve 280 nüfuslu, 627 hayvanlı 228 hane kısmen yıkılmıştı. narman kazasında: 1 kişi ölmüş 290 hayvan telef olmuştu. 273 hane tamamen ve 2784 nüfuslu 3200 hayvanlı 927 hane kısmen yıkılmıştı. erzurum merkezde: 1 kişi ölmüş, 5 hane tamamen ve 47 hane de kısmen yıkılmıştı.” bu verilere göre 214 kişi hayatını kaybetmiş, 1119 hayvan telef olmuş, 2514 hane kısmen, 3787 hane de tamamen yıkılmıştı. daha önceki depremin yaraları sarılmadan ardı ardına depremler yaşanması ve son depremin de kış mevsiminin başlamasına yakın bir tarihte meydana gelmesi durumu iyice ağırlaştırmıştır. sırasıyla rus işgali, ermeni mezalimi ve I. dünya savaşı ve milli mücadele döneminin yaşattığı sıkıntılı dönemleri atlatmaya çalışan erzurum halkı, 1924te yaşadıkları bu depremlerle tekrar zor duruma düşmüşlerdir. bu sırada Mustafa Kemal 51 günlük anadolu gezisindeydi. Mustafa Kemal'e bu gezisinde latife hanım, bozok milletvekili salih bozok, istanbul milletvekili hamdullah suphi, gaziantep milletvekili ali kılıç, rize milletvekili rauf benli, genel sekreter tevfik bıyıklıoğlu, muhafız birliği komutanı ismail hakkı tekçe, başyaver rusuhi ve birkaç kişi daha refakat ediyordu. Mustafa Kemal, depremin olduğu gün (13-14 Eylül 1924) trabzona doğru programını devam ettiriyordu. kendisini ve maiyetindekileri hamidiye harp gemisi taşıyordu. Mustafa Kemal 15 eylülde trabzondaki temaslarına devam ederken ajans haberleri bilgisine sunularak, depremden haberdar olmuştu. haberi alınca büyük bir üzüntü duyan Mustafa Kemal, erzurum valiliği ve belediye başkanlığına geçmiş olsun dileklerini ileterek durum hakkında bilgi talep ettiği bir telgraf çekti. bu telgrafta Mustafa Kemal şöyle diyordu: ''erzurum vilayetinin muhtelif mahallerinde zelzele vuku bulduğu kemal-i teessür ile haber alındı. malumat itasını ve zarar derecesinin iş’arını rica ederim. 16 Eylül 1924/1340 imza: Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal'' bu telgrafa yazılan cevapta erzurum valiliği ve belediye başkanlığı can ve mal kaybı olduğunu bildirince Mustafa Kemal geziyi keserek erzuruma gitme kararı almıştır. Mustafa Kemal bu konuda erzurum valiliği ve belediye başkanlığının kendisine çektiği telgrafa cevap olarak şu telgrafı çeker: ''erzurum belediye başkanlığına-erzurum valiliğine depremin meydana getirdiği ölümlere ve yıkımlara dair vermekte olduğunuz bilgileri son derece üzülerek okuyorum. bütün karadeniz ve akdeniz kıyılarında sürdürmek üzere başladığım geziyi, bu elim vaziyet karşısında yarıda bırakmak kararını verdim. trabzon-erzurum yolunun durumu ve trabzonda yararlanılabilecek otomobil bulunmaması dolayısıyla bu yolla hemen hareket olanaksız görülmüştür. gereken araçları hazırlattırarak diğer bir yönden hareket edeceğim. saygıdeğer hemşerilerime maruz kaldıkları musibet dolayısıyla içimin kan ağladığını ve acılarını azaltmak için en etkili biçimde çalışılacağının kendilerine duyurulmasını rica ederim. Gazi Mustafa Kemal.'' (trabzon-erzurum karayolunun ulaşıma elverişli olmaması ve trabzonda otomobil bulunmaması nedeniyle Mustafa Kemal ve maiyetindekiler samsuna geçmiştir. bu esnada ankaradan samsuna gelen otomobillerle 24 eylülde samsundan erzurum yolculuğuna başlamış amasya, tokat, sivas, refahiyeden sonra 28 eylül 1924te erzincan’a, 30 eylülde ise erzincandan erzurum’a hareket edilerek, 30 Eylül akşamı saat 18.00 civarında Mustafa Kemal ve maiyetindekiler erzuruma ulaşmışlardır. Mustafa Kemal'in erzurum çevresinde 30 eylül 1924 günü başlayan ziyareti 11 gün sürmüş ve 10 Ekim 1924te sona ermiştir.) sabahın erken saatlerinden itibaren erzurum halkı, esnaf cemiyetleri ve çevreden gelen çeşitli heyetler, istanbul kapısından ılıca köyüne kadar uzanan yol güzergâhında Mustafa Kemal'i karşılamış, Mustafa Kemal halkla selamlaştıktan sonra kendisi için tahsis edilen arabaya binerek hükümet konağına gitmiştir. daha sonra belediye başkanı nazif (dumlu) bey erzurumun en önemli caddesinin açılışını yapmasını kendisinden rica etmiş ve caddeye “Gazi Kemal Caddesi” isminin verilmek istendiğini dile getirmiştir. ancak bu isteğe Mustafa Kemal şöyle bir cevap ile karşılık vermiştir: ''ben faniyim, ama cumhuriyetimiz ebediyen yaşayacaktır. caddeye cumhuriyet adının verilmesi daha uygun olur.” bunu diyen Mustafa Kemal erzurumdaki bugünkü cumhuriyet caddesinin de ismini bizzat kendisi vermiştir. akşam kendisi için belediye tarafından hazırlanan yemekte Mustafa Kemal orada hazır bulunanlara; ''... efendiler! emin olabilirsiniz ki, erzurumdaki hareket-i arzdan müteessir olan bütün bir millettir. bütün türk camiasının, kalbi tıpkı benim teessürümle daraban etmektedir (çarpmaktadır). umumun bu teessürata, yalnız manen alakadar kalmayacağı; mevcud felaketi tehvin için, maddeten de şefkat vazifesini yapacağı muhakkaktır. arkadaşlar! heyet-i hükümetimizin erzurum felaketi ile felaketzedeleriyle pek sıkı surette alakadar olduğunu, yalnız vazife-i resmiyye icabı olduğu için değil, insani ve vicdani hislerle ıztırabı tehvin için en müessir tedbirleri almakla iştigal ettiğini, ehemmiyetle kaydederim. benim buraya gelişim, aynı zamanda hükümetinde lazım gelen malumatı almasında, ayrıca temini vüsat edecektir. mümkün olan her şey yapılacak; vaziyeti ıslaha çare bulunacaktır. bu felaketzedelere, hükümet-i merkeziyyenin seri muaveneti, şüphesizdir. buraya gelmekliğim, felaketzedelerin ahvalini mahallinde bizzat tahkik ederek bulabileceğim tedbirleri, hükümet-i merkeziyyeye bildirmek hususunda faydalı olacaktır.'' şeklinde bir konuşma yapmıştır. Mustafa Kemal ve maiyetindekilerin erzuruma ulaşmalarının hemen ertesi gününden itibaren deprem bölgesine, depremden etkilenenlere dair yapılanlar; -1 ekimde valilikte depremzedeler için kurulan “hareket-i arz felaketzadeganı komisyonu” ile toplantı yapan Mustafa Kemal, depremin hasar boyutu ve yapılacak olan yardımlar hakkında görüşmelerde bulundu. aynı gün Mustafa Kemal, eşi latife hanım ve maiyetindekiler depremzedeler için çeşitli miktarlarda yardımda bulundular. -Mustafa Kemal on bin, eşi latife hanım on bin, milletvekilleri üçer bin, yaver, umumi kâtip ve diğerleri yüz-iki yüz lira yardımda bulunmuşlardır.- -2 ekimde Mustafa Kemal, maiyetiyle beraber kolordu komutanı eşliğinde hasankale ilçesi ve köylerini ziyaret etti. hasankalede halk tarafından büyük coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal için kurbanlar kesildi. Mustafa Kemal burada meydana gelen hasarlar ve yapılması gerekenler hakkında halktan bilgi aldı. hasankaleden sonra depremin yerle bir ettiği, köprüköy, yağan, emrekum, mendivan, komasur ve döllek gibi köylere gidilerek çeşitli temaslarda bulunuldu. bu temaslar anadolu ajansı vasıtası ile basına, “köylülerle Gazi’nin harabeler arasında dertleşmesi pek samimi ve pek hazin olmuştur. köylüler felaketli demlerinde reis-i cumhuru aralarında görmelerinden bütün dertlerini unuttuklarını ve bu ziyaretle müteselli olduklarını, her türlü âlâme mukavemet için kudret aldıklarını ağlayarak temin etmişlerdi.” şeklinde duyurulmuştur. -3 ekimde Mustafa Kemal felaketzedeler yararına yardım, bağış paraları toplamak için düzenlenen at yarışları ve cirit oyunlarını izlemiştir. -4 ekimde Mustafa Kemal, eşi latife hanım ve maiyetindekilerle beraber sarıkamışa gitmiştir. yolda hasara uğrayan köylere uğrayan Mustafa Kemal, halk ile görüşerek yapılacak olan yardımlar hakkında bilgi vermiştir. -5 ekimde sarıkamış ve çevresinde hasar gören yerlerle ilgili görüşmeler yapılarak evsiz kalan halk için ilgililerden kereste yardımı yapılması istenmiştir. -6 ekimde Mustafa Kemal maiyetindekilerle beraber tren vasıtasıyla sarıkamıştan karsa gelmiştir. karsta da büyük bir coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal için kurbanlar kesilmiştir, burada Türk Ocağı’nda bir süre dinlenen Mustafa Kemal sonra hükümet konağına geçerek kağızman ve ardahandan gelen heyetleri kabul etmiştir. çeşitli görüşmelerde ve temaslarda bulunan Mustafa Kemal akşam saat 21.00de tekrar sarıkamışa dönmüştür. -7 Ekim günü Mustafa Kemal deprem konusundaki incelemelerini sarıkamışta sürdürmüştür. -8 ekim çarşamba günü Mustafa Kemal tekrar erzuruma dönmüş, erzurumda yardım komisyonuyla yapılmakta olan işler hakkında görüşmelerde bulunmuştur. -9 ekimde Mustafa Kemal, muş ve bitlisten gelen heyetlerle görüşmüştür. -Mustafa Kemal 10 ekim sabahı erzurumdan erzincan yoluyla ingiltere ile olan musul sorununu çözmek için ankaraya hareket etmiştir. peki 30 eylül 1924 günü başlayıp 11 gün süren, 10 Ekim 1924te sona eren deprem bölgelerine ziyarette Mustafa Kemal, dönemin hükümeti, hilal-i ahmer cemiyeti (kızılay) ve türk milleti bu bölgeler özelinde başka neler yapmıştır? -erzurumda yaşayan halka savaş yaralarının sarılması için devlet eliyle 1924 yılında 50.000 liralık bir ödenek ayrılmıştır. (13 eylül 1924 depremi öncesinde.) ödenekle savaş yaraları sarılmaya çalışılırken meydana gelmiş olan depremler sebebiyle savaşın yol açtığı hasarlara bir yenisi daha eklenmiştir. türk devleti zaman geçirmeden yardımlara başlamış, erzurumda depremden zarar gören evlerin tamir ettirilebilmeleri için nakdi yardım yapılması ve savaşın zararları yanında depremler sebebiyle ikinci kez zarar gören kars, sarıkamış ve ardahan halkına da maddi yardımda bulunulmasını kararlaştırmıştır. (13 mayıs 1924 depremi için çıkarılan 19 Mayıs 340/51236 ve 8 Haziran 340/520 sayılı kararnamelerle yapılan yardımların yeterli gelmemesi sebebiyle fakir olan ve hanelerini yapacak imkanı olmayan 12 köy halkına binalarının yapılması için, 3.8.340/752 tarih ve numaralı kararname ile ek ödenek çıkarılması örneğindeki gibi yapılan yardımlar ihtiyaç ve şartlara göre çıkarılan yeni ve ek kararnamelerle sürdürülmüştür.) -13 eylül 1924 depremine yapılan ilk yardım faaliyetleri bölgesel olarak başlamıştı. ancak kısa sürede hükümet de yardım faaliyetlerine başlamış, dahiliye vekaleti tarafından “erzurum felaketzedeganı komisyonu” kurulması istenmiş ve yapılan yardımlarında vekalete bildirilmesi istenmiştir. bu çalışmanın ardından, ilçelerde alt komisyon kurulmasını, askeri ve mülki araçların depremzedelere yardım edeceklerini ve halkın açıkta kalan tahıl ürünlerinin hükümetçe korunacağı gibi konuları içeren dokuz maddelik bir kararname hazırlanmış ve vali zühtü bey başkanlığında “hareket-i arz felaketzedeganı komisyonu” kurulmuştur. hazırlanan bu kararname de Mustafa Kemal'e sunulmuş ve onay almıştır. bunun yanında ziraat bankasının tüm şubeleri verilecek olan yardımları ücretsiz olarak kabul edip bölgeye ulaştıracak, depremzede çiftçilere iki yıl süreli kredi imkanı sağlayacak ve borç ödeme günü gelen çiftçilerin borçlarını erteleyecekti. ayrıca toplanan yardımlar hilal-i ahmer cemiyeti aracılığıyla erzuruma gönderilecektir. -17 eylül 1924 tarihli ve 879 numaralı bir kararname çıkarılmıştır. bu kararname erzuruma 40 bin liralık ek ödeneği kapsamaktadır. kararnamenin yürütülmesi için o sırada rize’de bulunan Mustafa Kemal'den olur alınmıştır. -30 eylül 1924 tarihinde erzuruma gelen Mustafa Kemal 1 ekimde “hareketi arz felaketzedeganı komisyonu” ile yaptığı toplantıda aldığı bilgiler doğrultusunda 2 ekim 1924 günü başbakan ismet paşaya gönderdiği telgrafta, yardım için gönderilen 110 bin liradan 70 bin liranın kaldığını belirtmiş, deprem bölgesinde harcamak için 110 bin liraya ek olarak 50 bin liralık ek ödenek gönderilmesini istemiştir. bu telgraf üzerine aynı gün bakanlar kurulu tarafından 17 eylül 1924 tarihli ve 879 numaralı kararnameye ek olarak 2.10.340/927 karar ile 50.000 liranın gönderilmesi kararlaştırılmış ve 50 bin lira deprem bölgesine gönderilmiştir. -3 ekim 1924 tarihinde Mustafa Kemal'in başkanlığında yapılan ''erzurum hareketi arz felaketzedeganı komisyonu'' toplantısı sonucunda alınan kararlar bakanlar kurulu tarafından 4 ekim 1924 günü aynen kabul edilmiştir. bu kararlarda; kışa bir buçuk ay gibi bir zamanın kalması sebebiyle insan ve hayvanların barınması için barınak yapılmasının aciliyeti Mustafa Kemal Paşa tarafından başbakan ismet paşaya bildirilmiştir. bakanlar kurulu tarafından en az bin kişiden az olmayan askeri bir kuvvet ile 3 istihkam bölüğü ve inşaatı istihkamı komisyonlarının ''erzurum hareketi arz felaketzedeganı komisyonu'' emrine verilmesi kararlaştırılmıştır. bir diğer önemli bir ihtiyaç da meskenlerin yapılabilmesi için gerekli olan kereste ve tahta ihtiyacıdır. bu konuda da Mustafa Kemal trabzon’da bulunan yunanlıların enosis isimli gemisinden müsadere edilmiş tahtaların gönderilmesi talimatlarını vermiş ancak bu tahtaların bölgeye nakli yapılamamıştır. devamında kereste ihtiyacının sarıkamış ormanlarından sağlanması ile naklinin 9. kolordu komutanlığı emrinde şark şimendiferleri tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. kereste ihtiyacının çoğunluğu sarıkamış ormanlarından sağlanmaya çalışılsa da tüm ihtiyaç karşılanamamış ülke çapında tahta temini için çalışılmıştır. sarıkamış haricinde oltu, trabzon ve gümüşhaneden de tahtalar temin edilmiş ve ilgili bölgelere aktarılmıştır. ayrıca ''erzurum hareket-i arz felaketzedeganının'' kıştan evvel kereste ihtiyaçlarının giderilmesi için bölge orman memurlarını, sarıkamış ormanlarında askerlerin de refakatleriyle görevlendirilmesi ile çalışmalar hızlandırılmaya çalışılmıştır. Mustafa Kemal şark hatlarının sahibi olan şirketlere deprem bölgesine şark hatlarındaki trenler ile taşınacak kerestelerin nakliye ücretinin peşin verilmeyeceğini, bunun yerine yardım komisyonu tarafından verilecek mazbatanın kabul şirketlerce kabul edilmesi gerektiğini, ücretin daha sonra verileceğini kabul ettirmiştir. (zira o dönemde anadolu coğrafyasındaki demiryolları ve üzerinde işleyen trenler hala yabancı şirketlere aitti. yani henüz devletleştirilmemişti.) -bu çalışmaların yanında depremin maddi hasarlarından dolayı, depremden zarar gören kazalardaki memurlara üç taksit olarak alınmak üzere birer maaş ücretinde avans verilmesi kararlaştırılmıştır. -felaketzedelerin zahireleri (tahıl ürünleri) için de koruyucu tedbirler alınmış, 04.10.340 (1924) tarih ve 133 numaralı kararnameye ek olarak, bulundukları yerleri terk edecek olanların zahirelerini ilçe merkezlerine nakil edebileceklerini, nakil edemeyenlerin zahirelerinin ise yardım komisyonu ile işbirliği içinde bulunan jandarma tarafından korunacağı, ilçe merkezlerine götürülen zahirelerin komisyona ait özel ambarlarda muhafaza edileceği, bu çalışmalara rağmen korunamayan zahireler için ziraat bankası tarafından karşılığı olan paranın temin edileceği belirtilmiştir. -13 eylül 1924 erzurum depremi sonrası hilal-i ahmer cemiyeti de (kızılay) bölgeye yardım göndermeye başlamıştır. ilk olarak bin adet battaniye, bin adet çadır, çamaşır, çorap ve avcı yeleği gönderilmiştir. ayrıca trabzonda bulunan cemiyete ait 10 bin liralık eşya da erzuruma sevk edilmiştir. ayrıca bölgeye 25 eylül 1924 tarihine kadar, ellişer kişilik 50 çadır, 100 ingiliz çadırı, biner adet battaniye ve iç çamaşırı ile 500 fanila, gömlek ve 200 kat elbise yanında büyük miktarda ilaç ve tıbbi malzeme gönderilmiştir. hilal-i ahmer cemiyetinin 1924 yılında yaptığı harcamalar içerisinde erzurum depremzedelerine yapılan yardım miktarı 19.510,38 kuruş olarak geçmektedir. -yardım faaliyetlerinde felaketi ülkeye duyuran ve yardım için teşvik edici haberler yapan basının katkıları da büyük olmuştur. depremle ilgili ilk bilgiler varlık gazetesinin 14 eylül 1924 tarihli sayısında yer almış, gazete, depremden hasar gören bölgeler, insan kayıpları, yıkılan evler, zarar gören demir yolu hattı ve tamir çalışmaları gibi önemli konularda bilgiler aktarmıştır. 20 eylül 1924 tarihinde cumhuriyet gazetesi bir yardım kampanyası başlatmıştır. gazetede “erzurum felaketzedeleri için bir teberru (bağış) defteri açıyoruz. manzara çok fecidir, yardım ediniz, gözyaşlarıyla sulanan harabelerden gelen iniltiler kardeşlerimizin feryadı, aç ve çıplak kadınların, mini mini yavrucakların figanıdır. türkün rahim ve şefkati bu gözyaşlarını dindirecektir.'' ifadeleri yer almıştır. bu çağrılarla duyurulan deprem bölgesi için yardım komisyonuna ilk yardımı 20 bin lira ile istanbul belediyesi yapmıştı. zonguldak belediyesi 500 lira, edirne belediyesi 500 lira ve sonrasında 100 lira, paşa ili gazetesi sahibi kasım efendi 300 lira, konya mebusu refik bey 500 lira, resimli ay, resimli hafta mecmuaları da 2500 lira yardım yapmıştır. bunların yanında orduda yapılan yardım çağrılarıyla da 1000 lira toplanmış ve birçok ilde gerek şahsi gerek kurumsal anlamda yardım faaliyetleri sürdürülmüş ve erzurum için tüm türkiye tek vücut olarak yardıma koşmuştur. -istanbullu kitapçı ibrahim hilmi bey, deprem felaketzedelerinin çocuklarına bin liralık kitap bağışlamıştır. bu yardımı öğrenen Mustafa Kemal kendisine telgraf şu telgrafı çeker: ''istanbulda babıali caddesinde kitapçı ibrahim hilmi beye, erzurum zelzele felaketzedeleri çocuklarına hediye ettiğiniz kitaplar dolayısıyla çok teşekkür ederim. memleketin ilim ve irfanı için bu vesile ile gösterdiğiniz alakayı kıymetli buldum. ilim ve irfan ile donanmış bir kavim her nevi felakete, tabiatten gelse bile, çare bulabileceğine işaret olan bu nevi bağışınız bütün milletçe takdire değer manadadır.'' -13 eylül 1924 erzurum depremine yurtdışından da yardımlar gelmiştir. uluslararası kızılhaç komitesi tarafından hilal-i ahmer Cemiyeti’ne ''…uluslararası yardım çağrısında bulunmak için sizin talebinizi bekliyoruz…'' şeklinde bir telgraf çekilmiş, hilal-i ahmer cemiyeti, depremzedelere gerekli yardımları yaparken yurtdışından da felaketzedelere yardım yapılması hususunda gelen öneriye binaen kızılhaç komitesine yardım çağrısı yapmıştır. sonuç olarak yurtdışı yardımlarının depremzedelere ulaşmasında hilal-i ahmer cemiyeti ve kızılhaç komitesi işbirliği içinde hareket etmiştir.; erzurum felaketzedelerine ülkeler bazında da yardımlar yapılmıştır. ilk yardım fransa hükümeti tarafından 50 bin frank olarak gönderilmiştir. aynı zamanda fransa cumhurbaşkanı gaston daumergue, 29 eylül 1924te Mustafa Kemal'e gönderdiği telgrafta, Erzurum halkına ilk teselliyi Gazi Mustafa Kemal'in kendilerinin götürdüğünü belirttikten sonra, üzüntülerini dile getirmiştir. bu telgrafa Mustafa Kemal; ''erzurum halkının uğradığı felaket sebebiyle sizin derin üzüntülerinizi ve fransanın içten bir ilgiyle türkiye’nin üzüntüsüne katıldığını anlatan telgrafınızı aldım. sıkıntıya uğrayanlarla ilk görüştüğüm günde ve üzüntülerimin en aşırı bir zamanında beni bulan bu pek dostane tesellinizden duyduğum teşekkür duygusuna güvenmenizi rica ederim.'' şeklinde cevap vermiştir. yine yurtdışı yardımları olarak mısır hidivi abbas hilmi paşanın erzurum felaketzedelerine 50 bin liralık yardım yapmıştır. s.c.s krallığı (sırp, hırvat ve sloven krallığı) kızılhaç komitesi 2000 frank, japon kızılhaçı 1000 isviçre frank’ı, amerika salib-i ahmeri 1000 liralık yardım, uluslararası kızılhaç komitesi 5000 frank, estonya kızılhaç merkez komitesi 100 dolar, ukrayna kızılhaç yönetimi 35 sterlin, brezilya kızılhaçı 500 frank, moskovadan rus cumhuriyeti ve kızılhaçı merkez komitesi 2000 ruble, yine sovyet sosyalist cumhuriyetleri ittihad-ı dersaadet umumi konsolosluğunun da 1026 dolar 95 cent tutarındaki yardımları nakit veya çek olarak ya doğrudan ya da hilal-i ahmer cemiyeti aracılığı ile göndermiştir. deprem bölgesinde Mustafa Kemal'in yaşadığı diğer olaylar -deprem bölgesine giden Mustafa Kemal'in bölgede tespit ettiği en büyük sorun doktorsuzluktu. Mustafa Kemal bu durumu ankaraya dönmeden önce başbakan ismet paşaya telgrafla bildirip, deprem bölgesine acilen doktor ataması yapılmasını ister. Mustafa Kemal'in bu sırada bu bölgeye gelmek istemeyen doktorlar olduğuna dair kulağına bir duyum gelir. buna yönelik Mustafa Kemal başbakan ismet paşaya; ''… istanbulda bulunan sivil ve askeri doktorların deprem bölgesine tayin edilmesini emrediyorum. tayin emrine uymayanlar için de gerekli muamele yapılmasını, yapılacak en hafif işlemin ise vatan hizmetinden kaçtıkları için memuriyet ve mesleklerinden ilişkilerinin kesilmesi olacaktır.'' şeklinde bir telgraf çeker. bu telgraf devamında haliyle doktor sorunu diğer sorunlardan çok daha hızlıca çözüme kavuşturulur. -yıl içindeki diğer iki depremin devamında gerçekleşen 13 eylül 1924 depremi sonrasında bölge halkı iyice panikler. bu sebeple bölge insanı hasar görmeyen evlerine korku ve endişelerinden giremez. bölge halkı aynı endişeyi Mustafa Kemal için de duymaktadır. yüksek katlı olmayan vilayet konağı ve mevki kumandanlığında iki yer ayrılmasına rağmen binada çatlaklar olduğundan, ''ne olur ne olmaz çadırda kal'' tavsiyesine uymayan Mustafa Kemal birkaç çatlağı olan hükümet konağında yatmakta ısrar eder. Mustafa Kemal'in bu hareketi halk arasında olumlu bir etki yaratır. -7/8 ekim 1924 tarihinde Mustafa Kemal erzuruma dönüş yolunda azap köyü yakınlarında çadırlara konuk olur. kendisine imkansızlıklar sürerken bile burada bulunanlar kahve ikram eder. ancak şöyle ki; bu sırada bölgenin ileri gelenlerinden horasanlı ahmet bey de Mustafa Kemal'i karşılayanlar arasındadır. Mustafa Kemal'e kahve eden bölge halkı kahveyi önce Mustafa Kemal'e değil de bölgenin ileri geleni horasanlı ahmet beye ikram eder. kahveyi alan horasanlı ahmet bey hemen kahveyi yudumlar ve Mustafa Kemal'e dönüp şöyle konuşur: "paşam, malum sizin düşmanınız çoktur. ola ki, size ikram edilen yiyecek ve içeceklere de hayatınıza kastedecek nesneler katılabilir diye, bizimkiler kahveyi önce bana verdiler, ben de içtim ki, size bir zarar gelmesin.'' Mustafa Kemal bu sözlerden çok memnun olur. öte yandan hatalarını fark eden ikram sahiplerinin bunun için mahcup olmamalarını söyler ve onların da gönüllerini alır. devamında Mustafa Kemal horasanlı ahmet beyee döner ve: ''okuma yazma biliyor musun, nerede öğrendin, seni kim yetiştirdi?'' diye sorar. horasanlı ahmet bey, “evet, okuma yazma biliyorum. okuma yazmayı bana köy imamı öğretti.'' cevabını verince Mustafa Kemal imamın yanına çağrılmasını emreder. gelen imamı tebrik eden Mustafa Kemal imama, ''işte bu milletin sizin gibi aydın hocalara ihtiyacı var.'' der. -Mustafa Kemal depremin verdiği hasarı yerinde görmek için 8 ekimde pasinlere gider. bu sırada halkın arasında ihtiyar bir erkeği görüp yanına gider ve bu kişiye ''depremden çok zarar gördün mü, baba?” diye sorar. Mustafa Kemal ihtiyarın sessizliğini koruması üzerine tekrar sorar: ''hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin?” bunun üzerine ihtiyar, kürt şivesiyle: ''valle padişah bilir!'' der. bunu duyan Mustafa Kemal gülümser ve yumuşak bir sesle: ''baba, padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? söyle bakayım zararın ne?'' der. ihtiyar yine tekrar dediğini tekrar eder: ''padişah bilir!..'' der. tekrar duyduğu bu cevap karşısında kaşları çatılan Mustafa Kemal, kaymakam’a dönüp: ''siz daha devrimi yaymamışsınız.'' der. bu sırada gereğini yerine getirdiğine inanan tahrirat katibi: ''bunun için köylere genelge yolladık paşam.” der. bunu duyan Mustafa tahrirat katibine; ''oğlum genelgeyle devrim olmaz!'' der. -Mustafa Kemal erzurum depremi sonrası bölgeye gittiğinde ziyaret ettiği yerlerden birisi de erzurum lisesidir. Mustafa Kemal bu sırada erzurum lisesinde öğretmenlik yapan ahmet hamdi (tanpınar) bey ile de görüşür. ahmet hamdi Mustafa Kemal ile yaptığı bu görüşmeyi
Beş Şehir
Beş Şehir
adlı kitabında şöyle anlatır; ''(Mustafa Kemal'e) Kalması için vilayet konağında ve müstahkem mevki kumandanlığında iki yer hazırlanmıştı. Fakat hemen hemen herkes ne olur ne olmaz diye çadırda kalmasını tavsiye ediyordu. Atatürk, birkaç yerinden çatlamış hükumet konağında yatmakta ısrar etti. Atatürk'ü ilk defa Erzurum'da gördüm. Onunla tek konuşmam da Erzurum Lisesi'nde oldu. İki gün evvel Kars Kapısı'nda bütün şehir halkı ile beraber karşıladığımız adam, liseye gelir gelmez beraberindeki "huzuru mutad zevatın" ardından adeta sıyrılarak aramıza girdi. Sakin, kibar, daima dikkatli ve her şeye alakaydı. O günü, Erzurum Lisesi'ndeki hocalara, talebelere, orada rastlayacaklarına vermişti. Ne pahasına olursa olsun sözünü tutacaktı. Yemeğe kalmayacaktı, fakat ikindi çayı içmeğe razı oldu. Yarım saatte gidecekti. Üç buçuk saat bizimle kaldı. Kendisine söylenenleri son derecede rahat bir dinleyiş tarzı vardı. Bununla beraber araya garip bir mesafe koymasını da biliyordu. Bu mesafe, yalnız yaptığı işlerden veya mevkiinden gelmiyordu, Mustafa Kemal'liğinden geliyordu. Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi. Bakışında, jestlerinde, ellerinin hareketinde, kımıldanışlarında ve yüzünün çizgilerinde bütün bir dinamizm vardı. Bu dinamizm etrafını bir çeşit sessiz sarsıntı ile dolduruyordu. Öyle ki birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra bu mütevazı ve rahat adamın, bu öğreticinin anında bir uçtan öbür uca geçebileceğini, mesela en rahat ve kahkahalı bir sohbeti keserek en çetin bir kararı verebileceğini ve deha gücü bu kararı verdikten sonra yine aynı noktaya dönebileceğini düşünebilirsiniz. En iyisi istim üzerinde bir harp gemisi gibi çevik, harekete hazır bir dinamizm diyelim. Erzurum Lisesi'nin beyaz badanalı, tek kanepesi kırık muallimler odasında bana sorduğu suallere cevap verirken zihnim şüphesiz onunla çok doluydu. Anafartalar'dan Dumlupınar'a zaferden Cumhuriyet'in ilanına kadar hayatımız biraz da onun talihinin veya iradesinin kendi mahrekinde gelişmesi olmuştu. Bütün bunların o gün onunla konuşurken duyduklarımda elbette bir payı vardı. Heine yahut Gautier, genç bir şairin Goethe'yi ziyaretini anlatırlar. Zavallı çocuk birdenbire Weimar tanrısının karşısında bulunmaktan o kadar şaşırır ki yol boyunca, hatta günlerce evvel hazırladığı sevgi ve hayranlık cümlelerini unutur ve yolda gördüğü eriklerin güzelliğinden bahseder. Eğer behemehal cevap vermem icap eden çok sarih sualler karşısında kalmasaydım, şüphesiz ben de o gün bu gence benzerdim. Önce kim olduğumu, ne iş gördüğümü, Erzurum' da ne vakitten beri bulunduğumu, nerde okuduğumu, hocalarımın kimler olduğunu sordu. Sonra birdenbire o günlerin aktüalitesi olan medreselerin kapanmasına döndü ve bunun halk üzerindeki tesiri hakkında fikrimi almak istedi. Ses namına neyim varsa hepsini toplayarak, "Medrese survivance halinde bir müessese idi. Hayatta hiçbir müspet fonksiyonu yoktu. Kapatılmasının herhangi bir aksülamel doğuracağını zannetmiyorum" dedim. Atatürk bir kaşını kaldırarak "evet, survivance halinde idi, survivance halinde idi." diye kendi kendine düşünür gibi tekrar etti ve hemen arkasından "Ama bu gibi şeyler belli olmaz... O kadar emin olmayın!" dedi. Şüphesiz devam edecekti. Fakat Rize mebusu Rauf Bey odaya girerek protokolü hatırlattı. Bilmiyorum, Atatürk' ün bazı cümleleri üst üste tekrar etmek adeti miydi? Ölümünden evvel son radyografisini yapan Doktor Tank Temel, filmin çekilebilmesi için sandalyeye oturmasını rica etmiş. Atatürk de bildiğimiz gibi sandalyeye oturmuş. Bunun üzerine doktor, "Olmadı Paşam, demiş, ricam ata biner gibi oturmanızdı." Atatürk de "Ata biner gibi... Ata biner gibi..." diye kendi kendine mırıldanarak filmin çekilmesine en müsait olan vaziyeti almış. Acaba Anafartalar ve Dumlupınar kahramanı, bu basit teklifi kendi kendine tekrarlarken neyi düşünmüştü. Atatürk'ü Konya' da, Ankara' da, İstanbul'da birçok defa gördüm. Ve o günkü iltifatının verdiği rahatlıkla birkaç defa elini öptüm. Fakat bir daha kendileriyle konuşmak fırsatını bulamadım.'' (s. 45, 46,47) -13 eylül 1924 tarihinde gerçekleşen erzurum depremi için yurtdışından yapılan yardımlar, yardım eden ülkeler arasında (bu yazımı okuyan varsa) dikkat edenlerin görebileceği gibi dönemin ingilteresi, ingiliz hükümeti yardım göndermez. dönemin ingiltere hükümeti hala emperyalist emellerini gerçekleştirmesine mani olduğu için türk milletine ve Mustafa Kemal'e kin ve nefret doludur. (bu konu uzun, burada bahsetmeyeyim..) hatta erzurum depremi için dönemin türk hükümetine, türk milletine yardım etmeyen ingiltere hükümeti bu sıralar musul sorununu da kaşır, ertesi yıl da bu hususta şeyh sait olayına destek verir. lozan görüşmelerinde ismet paşaya; ''aylardan beri görüşüyoruz, istediklerimizden hiçbirini alamıyoruz. vermiyorsunuz. anlayış göstermiyorsunuz. memnun değiliz sizden. ama neyi reddederseniz cebimize atıyor ve saklıyoruz. ülkeniz yoksuldur. yarın gelecek, bizden yardım isteyeceksiniz. o zaman, cebimize koyduklarımızdan her birini, birer birer çıkarıp önünüze koyacağız.'' diyen lord curzonun düşüncesi dönemin ingiliz politikacıları için hala geçerlidir. (bu konu da uzun, bunu da burada bahsetmeyeyim..) *** 1 mart 1924te yürürlüğe giren cumhuriyetin ilk bütçesi şu şekildedir; -1924 yılı bütçesi yıllık yaklaşık 120 milyon tutarındadır. -adli yargı organlarına 4.5 milyon ayrılmıştır. -iç işleri, polis ve jandarmaya 15 milyon ayrılmıştır. -sağlık hizmetlerine 2.2 milyon ayrılmıştır. -milli eğitime 6.1 milyon ayrılmıştır. -bayındırlık hizmetlerine 14 milyon ayrılmıştır. -savunmaya 33 milyon ayrılmıştır. -cumhurbaşkanı yıllık maaşı 60 bin liradır. -cumhurbaşkanına yılda en fazla 84 bin tl olağanüstü ödenek verilebilir. -başbakanın yıllık maaşı 3 bin 500 liradır. -sabit memur maaşı yoktur. memur maaşları atama sonrası kişiye ve hizmetine göre belirlenir.. işte mart ayında açıklanan bu kısıtlı bütçeden eylül ayında elde kalanlar ile 13 eylül 1924 erzurum depreminin yaraları sarılmaya çalışılmıştır. (ve yaralarda sarılmıştır. depremden 37 gün sonra bölgede dışarıda yaşayan evsiz kalmamıştır.) bu arada deprem bölgesine yunanistan nüfus mübadelesi sebepli yerleştirilen ayrıca 1000 kişilik bir ek nüfus da vardır. bu nüfus da burada mağdur edilmemiştir. kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyet 13 eylül 1924 sonrasında ertesi yıl da milleti adına büyük hizmetlerde bulunmaya devam etmiştir; 1925 yılındaki cumhuriyet yönetiminin hizmetleri: -doğuda şeyh sait ayaklanmasını bastırmıştır. -türk hava kurumu (türk tayyare cemiyeti adı ile) kurulmuştur. -aşar vergisi kaldırılmıştır. -fransız şirketince yönetilen tütün rejisi satın alınıp devletleştirilmiştir. -şeker fabrikaları ve sanayi ve maadin bankaları kurulması hususunda çalışmalara başlanmıştır. -gazi orman çiftliği kurulması için çalışmalara başlanmıştır. -şapka devrimi gerçekleşmiştir. -tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. -bursada dokuma fabrikası açılmıştır. -ankara hukuk mektebi açılmıştır. -uluslararası saat ve takvim kabul edilmiştir. -anadolu sigorta kuruldu. (olması muhtemel doğal afetlerden etkileneceklere yardımda bulunmak için.) bu konuda anadolu sigorta zamanında 13 eylül 1924 temalı çok güzel bir reklam filmi de çekmişti. youtu.be/3jsrdTr8EQc?si=... anadolu sigorta şirketinden çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları/dönemin ilgili kurum görevlileri; i.hizliresim.com/9aqgthp.jpg ileti görsellerine görsel sınırından sebep ekleyemediğim erzurum depremi sonrası bölgeye giden Mustafa Kemal'in diğer fotoğrafları; i.hizliresim.com/30czifv.jpeg i.hizliresim.com/5o13u8v.jpeg i.hizliresim.com/b7fsmmc.jpg i.hizliresim.com/tsywn7i.jpg gerek ileti görsellerinde gerekse link olarak paylaştığım bu görselleri kitaptan kopyalamadım. bu şekilde görsellerin çözünürlüğü daha düşük olurdu. ilgili görselleri erzurum arşivinden aldım. link; erzurumarsivi.com/?page_id=200 (bu, çok güzel bir arşiv bence.) iletide bahsettiğim beş şehir kitabında erzurumda Mustafa Kemal ile karşılaşmasını anlatan ahmet hamdi aynı kitapta erzurum depreminden de bahsediyor, ilgilisi meraklısı olursa diye söylüyorum bunu. 1925 yılında türkiye cumhuriyetinde gerçekleşen bazı olaylar, devrimler ve diğer şeyler; ktb.gov.tr/TR-96332/1925.h....'nde%20%22Ticaret%20ve%20Sanayi%20Odalar%C4%B1%20Kanunu%22%20kabul%20edildi.&text=T.B.M.M.'nde%20%22Kadastro%20Kanunu%22%20kabul%20edildi.&text=Ankara'da%20Gazi%20Orman%20%C3%87iftli%C4%9Finin%20kurulmas%C4%B1%20i%C3%A7in%20i%C5%9Fe%20ba%C5%9Fland%C4%B1.&text=Yunanistan'daki%20Ermeni%20komitecilerinin%20Gazi,Man%C3%BCkyan%20Ankara'da%20idam%20edildi. bu konuda okuduğum makaleler; dergipark.org.tr/tr/download/art... dergipark.org.tr/tr/download/art... dergipark.org.tr/tr/download/art... makale kaynakçalarında yer alan kitaplar;
Atatürk'ün Sonbahar Gezileri
Atatürk'ün Sonbahar Gezileri
Atatürk'le Adım Adım Türkiye
Atatürk'le Adım Adım Türkiye
(kitap makale kaynakçasında türkiye iş bankası kültür yayınları baskısı Atatürk'ün yurt gezileri adıyla yer alıyor.)
İbrahim Ethem Atnur
İbrahim Ethem Atnur
reis-i cumhur’un doğu incelemeleri (1924 Erzurum Depremi). nobel basımevi bu kitapların pdfsi elinde olanlar bana da iletebilirse de ayrıca mutlu olurum. (tabii yazımı buraya kadar okuyup buradaki isteğimi gören olursa. lol.) son olarak ileti başlığında sorduğum Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bize ne söyler sorusuna cevap vereyim; Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bütün anadolu coğrafyasında ve bütün anadolu coğrafyasında yaşayanların/yaşayacakların yüreğinde izinin, aziz hatırasının silinmeyeceğini söyler. (kesin bilgi. buraya kadar yazımı okuyan çıkarsa bu kesin bilgiyi yayabilir.) yazımı okuyana/okuyanlara (varsa) yazımı okudukları için teşekkürler.. saygılar..
··1 alıntı·
2 artı 1'leme
·
713 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.