Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bugün bez torbamı yanıma aldım, küçük bir alışveriş için çarşıya çıktım. Manav, aldığım sebzeyi naylon poşete koymak isteyince, "Gerek yok, israf etmeyelim, benim kendi torbam var, ona koyarım," dedim. "Abi bu poşetten ücret alınmıyor," deyince; "Mevzu ücreti değil, biz bu poşetleri ne kadar az kullanırsak o kadar israf etmemiş olur ve dünyayı temiz tutarız," dedim. Bir Anadolu insanı olduğu her halinden belli olan esnaf, gülümseyerek yüzüme baktı ve "Sen ne güzel bir insansın abi," dedi. Teşekkür ettim ve oradan ayrıldım. Başka bir dükkana gittim. Aldığım küçük bir ürünü poşete koymak isteyen genç esnafla benzer bir konuşma yaşadık. O da "Çok iyi ya, herkes sizin gibi olsa poşet paraları bize kalır," dedi. Bu arkadaş da olaya daha Kapitalist bir açıdan yaklaşmıştı. Alışverişi tamamlayıp eve doğru yürümeye başladım. Yerdeki tozları ve çöpleri havalandıracak kadar bir rüzgar esiyordu. Tekstil ürünleri satan dükkanların önünden geçiyordum. Bir adam, fazlalık ürün poşetlerini dağınık bir şekilde, kucak kucak çöp konteynerine dolduruyordu. Fakat adam poşetleri koyar koymaz bir kısmı rüzgarın etkisiyle hemen etrafa dağılıyordu. Yanına gittim. Selam verdim, kolay gelsin dedim ve "Beyfendi, bu naylon poşetleri büyük bir çöp torbasına koysak da çöpe öyle atsak daha iyi olacak, gördüğünüz gibi onlarcası sokağa dağıldı, isterseniz ben size yardımcı olabilirim," diye ekledim. "Abi benim çok işim var, sen işine bak biz de işimize bakalım," diye karşılık verdi. "Burada hep beraber yaşıyoruz, birbirimizi uyarmak da bizim işimiz," dedim. "Bak kardeşim, uzatma, hadi yaylan," diye terbiyesizleşti. O arada dükkan sahiplerinden iki kişi yanımıza gelmişti. Deli dolu gençliğimde bu olayı yaşasaydım küçük bir kavga kaçınılmazdı. Ama ya şimdi? Tansiyonumun yükseldiğini ve papucun pahalı olacağını anlayınca arkamı döndüm ve uzaklaştım. Ah gençlik, ah!... Eve doğru yürürken rahmetli Anamı hatırladım. Elli sene önce köyde bile hiçbir şeyi tabiata çöp olarak atmazdı. Hayvanların yiyebileceği organik artıkları ineklerine verirdi. Kağıtların temiz olanlarını kullanmak üzere muhafaza eder, yırtık olanları ateşı tutuşturmak için kullanırdı. Tenekelere ise çiçek dikerdi. Yırtık kara lastikleri, sergi telleri ağaçların gövdesine zarar vermesin diye kullanırdı. O zamanlar pek yoktu ama hiçbir işe yaramayacak olan plastik parçaları olursa onları da sobada yakardı. Bir yanda sokakları pislik içinde şehirliler, diğer yanda evinin etrafı tertemiz köylüler! Bir yanda kağıtlarla organik çöpleri ayrıştırmakta üşenen okumuş ama bilinçsiz şehirliler, diğer yanda okuma yazmayı kendisi öğrenmiş ama çöpleri ayrıştırması gerektiğinin farkında olacak kadar bilinç sahibi Anam! Sahi medeniyet neydi, uygar olmak nasıl bir şeydi; şehirli daha modern miydi, köylü geri mi kalmıştı; kim eğitimli, kim eğitimsizdi? Kafam karıştı! Muhammet Yılmaz
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.