#kızılkarma #jeanchristophegrange // Grange’ı her ne kadar Leyleklerin Uçuşu ile tanımış olsak da, Kızıl Nehirler ile kalbimizi tam anlamıyla çaldığını söyleyebiliriz. Taş Meclisi, Kurtlar imparatorluğu, Siyah Kan vs. derken günümüze kadar olan süreçte yazarla sıkı bir bağ kurduk. Nasıl başarıyor bilinmez, her yeni kitabını müjdelediğinde bir öncekinden daha çok heyecanlanıyoruz. Ve işte yine çok katmanlı değerlendirilmesi gereken bir eserle karşımızda.
Kitap, Mayıs 1968’de De Gaulle iktidarını alaşağı etmek isteyen, ona meydan okuyarak kapitalizme, faşizme, emperyalizme karşı çıkan üniversiteli gençlerin ve işçilerin ayaklanmasıyla başlıyor. Yani Paris sokaklarına tam bir kaos hakim. Polisle çatışanlardan biri de genç militan öğrencimiz Herve, tam da bu kaotik olayların ortasında arkadaşı Suzanne’yi evinde vahşice öldürülmüş şekilde bulunuyor. Herve, abisi dedektif Mersch ve Suzanne’nin yakın arkadaşı Nicole ile birlikte cinayeti aydınlatmak için soruşturmaya dahil oluyor. Araştırmalarını derinleştirdikleri sırada bir başka kadın daha cinayete kurban gidince bu üçlü, korkunç gerçeğe doğru adım adım yol almaya başlıyor. Maceraları Paris’ten Kalküta’ya, Varanasi’den Ganj nehrine kadar uzanıyor.
Her şeyden önce kitabın çok fazla kavram içerdiğini ve yoğun bir anlatıma sahip olduğunu söylemeliyim. Dolayısıyla benim için araştırma kısmı okumaktan daha uzun sürdü. Maoculuk, Pürizm, Tantracılık, Hinduizm vb. birçok inancı irdelemiş Grange. Bilgilerimizi tazeledik, bilmediklerimizi öğrendik. Dinlerin, tarikatların, mezheplerin ve inanışların ders kitabı gibiydi.
Doyuruculuğu tartışılmaz ama dürüst olmak gerekirse biraz karışık geldi bana. Ekseriyetle yoruldum, yine de keyifle okudum. Mermer Adam’da Nazi döneminin kanlı cinayetlerini okumuştuk. Kızıl Karma’da Paris’ten Hindistan’a uzanan bir başka maceraya konuk olduk. Hakkını yemeyeyim sosyalist dedektifimiz Mersch’i çok sevdim. Siyaseti, dini, tarihi, polisiyeyi bir paket halinde okumak isteyenler bu şölenden paylarına düşeni almalılar. Son olarak çeviriden dolayı yayınevine sitemim var. En basiti, abdest kelimesini defalarca aptes diye okuduk.
satir.arasindaki.kiz
·
3 artı 1'leme
·636 görüntüleme
Bu kadar çok okunan bir yazarın kitabının çevirisini yapan kişi abdest yerine aptes yazıyorsa, bunu birileri sorgulamalı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.