DP, AP, ANAP - ve son olarak AKP'nin - iktidar pratikleri ilk başta demokratik talepler dile getirse bile, Türkiye'deki liberal sağın otoriter bir nitelik kazanmasının neredeyse kaçınılmaz bir kader olarak tekerrür ettiğini göstermektedir. Otoritarizmin zaman içinde bu şekilde yeniden üretilmesinin, "sağ liberalizm"in sadece Türkiye'de değil, genel olarak bütün dünyada sahip olduğu bazı özelliklerle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Sağ liberalizmin toplumun en zayıf kesimlerinin tehdit ve düşman olarak tanımlandığı bir sınıf temeline dayanması ve 19.yy "sol liberalizmi"nin aksine özgürlükleri değil de toplumsal disiplini savunması, liberalizm-demokrasi ilişkisinin neden bu kadar sorunlu olduğunu da göstermeye yetmektedir.