Gönderi

“...Ben bu çağın dışında kalmayayım da içinde mi boğulayım.”
~•~ Şeriate mi, tasavvufa mı, hangisine tutunuyorsunuz? — iki elimle tutunduğum dal birdir. Öbür profesör: — Hırsızlık edenlerin kolunu kesen şeriati çağımıza nasıl uydurabilirsiniz? — Hırsızlık cemiyetin kolunu kesmektir. Cemiyetin kolunu keseni kolsuz bırakmaksa toplumu kurtarmak... Şeriat, hırsızlık sürsün ve boyuna kol kesilsin diye emretmez. Hırsızlık kalksın ve kol kesilmesin saadetini getirir. Yani hastalık iyi olsun... Neden vücudu kurtarmak için kol kesen cerrahı şuçlamıyoruz? — Adaletsiz bir cemiyette hırsızlık kesilemez ki, bu kadar acı bir cezaya katlanılabilsin?.. — Gerçek adaletin şartlan da şeriatte... Buna rağmen suç işleyenlere verilecek ceza da bir tedavi... Başka bir profesör: — Siz bu fikirlerinizle çağ dışı kalmaya mahkûmsunuz. Yazık, ne kadar da istidatlı bir gençsiniz! Kıymayın kendinize!.. — Çağ dışı olmak için önce çağ nedir, onu anlamak", peşinden bütün ületleriyle çağımızı bilmek lâzımdır. Çağ bir takvim işi değildir. Asıl, doğum sancısı çekenlere «çağ dışı» mührünü basanlardır ki, çağ dışıdır. Kendi kendilerine yetemeyen, çağların gebe kaldığı yavruları göremeyenler, onların yüz çizgilerini heceleyemeyenler... islâmiyet lâv gibi fışkırdığı devirde çağının neresindeydi, üstünde mi, altında mı, içinde mi, dışımda mı?.. Çağ dediğiniz, onu açanın, geçmişi kapatanın ve geleceğe hükmedenindir. ~•~
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.