Bu çarklar bozbulanık, bu şarkılar devasa
Kuruyunca ganimet pınarı nuyageva
Sayfası kapanınca başaklar kitabının
Önce kanatlarıyla aldanmış çelebiler
Hür mahkemelerde vurularak son defa
Darağaçlarında aklanmış çelebiler
Bir ülke kurulmuş yeniden nuyageva
Bir gün insanlar bizi taşlar kadar anlasa
Bu çarklar bozbulanık, bu şarkılar devasa
Ben şimdi bu ülkenin çıplak sokaklarında
Anlamlı çilesine bürünerek hayatın
Mahşerî kucaklayan heyecanımla
Siliyorum alnımda ağlayan mühürleri
Böğrümde siyanürlü iftira, nuyageva
Bu çarklar bozbulanık, bu korkular devasa
Anadolu sarkıyor kulaklarımdan
Damarları bölük bölük yarasa
Kuştüyü döşeklerden usandı ırmak
Şelâle bekliyor karınca alayları
Hedef bize yakındır; hedef onlara ırak
O akın, tanyerinden yeniden bir başlasa
O zafer otağ kursa mazlum evlerimizde
Bu çarklar bozbulanık, bu şarkılar devasa
Bir hülyaydı o gemi, ay ışığı bir tasa
Dağların arkasını görür gibiyim
Ebedi sevgiler yeniden bir buluşsa
O gemi demirlese karasularımızda
Nuyageva, ağlasak sevincimizden
O geminin tırnakları sökülmüş
Derisi yüzülmüş arşiv depolarında
O geminin adından lügatımızda
“O” kalmış nuyageva
Bir gün bekleyişimiz deryada boğulmasa
Bu çarklar bozbulanık, bu şarkılar devasa
Bir gün farkına varsa devekuşları
Kuma gömdükleri kafalarının
Bir çoban temizlese sürüyü tilkilerden
Salıverip kitap mahkûmlarını
Zindan bir gün uykusundan uyansa
Ruhunu okşasam Nuyageva’nın
Kaybolsam eflatun bakışlarında
Görülmeden kanunsuz ayrılıklara reva
Sınırsız bir mutluluk kuşanarak bedava
Saatlerin demiri bir gün gelince tava
Karanlık avcıları son kez çıkınca ava
Umutları kemiren sürgün derdine deva
Benim olsa Nuyageva
Çözsem efkarını kıvılcımların
Bir gün insanlar bizi taşlar kadar anlasa
Bu çarklar bozbulanık, bu şarkılar devasa