Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kıskançlık
Erkeklerini, hiçbir fırsat kaçırmayarak, güzel görmekten, aşktan, sevişmekten mahrum bırakan bu kadınlar, aynı zulmü kendi cinslerine de yaparlar. Tanıdıkları bir kadının başından kazara bir macera geçer, mesela bir 'mektubu' yakalanır, yahut da kocasından boşanıp diğer birine varırsa hepsi birden ona darılırlar ve dehşetle afaroz ederler. Aradan uzun seneler geçer, o kadını sokakta gördüler mi; yollarını değiştirirler, bazıları yüzüne tükürmeye kalkar, en insaflıları biraz acır, 'Ah, zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş' der. Semtimizde, 'Bir kadının en birinci görevi güzel olmaktır' sözünün nasıl tehlikeli bir yalan olduğunu pek iyi bilen anneler, kızlarını, ellerinden geldiği kadar güzellikten, şuhluktan, süsten, serbestlikten alıkoyarlar. Bu annelerin sokağa çıkarken kızlarının kulaklarına fısıldadıkları öğüdün değişmez modeli budur: 'Kızım! Peçeni indir. Ellerini çarşafın içine sok. Başını öyle yukarı kaldırma, aşifte diyecekler. Önüne bak. Fransız karıları gibi zıp zıp yürüme. Yavaş, yavaş. Göğsünü ileri çıkarma, arkamıza takılacaklar. Sana azgın diyecekler. Adın çıkacak. Evde kalacaksın, vs. vs...' Sonra, tanışan, görüşen her aile, sanki birbirlerinin doğal müfettişleridir. Sakın bir aile içinde küçük bir aşk macerası geçmesin. Rezalet, dedikodu birden göklere çıkar, kahramanlarını tefe korlar. Oğullarının ve kızlarının gizlice görüşmelerine, mektuplaşmalarına aldırmayan; göz yuman annelere bütün tanıdıkları, yine birden darılır; 'Ah, ayol kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor...' diye ondan iğrenirler.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.