İyi ile kötü arasında ayrım yapmak için Musevi, Budist, Hıristiyan ve Müslüman ilahiyatçılar, ilahi telkinin yardımına sığındılar. Yaban ya da uygar, cahil ya da bilgili, sapkın ya da düzgün ve namuslu olsun, insanın her zaman, yaptığının iyi mi, kötü mü olduğunu bildiğini ve özellikle, yaptığı kötüyse bunun ayırdında olduğunu görüyorlardı; ama bu genel olguya bir açıklama bulamayarak, burada ilahi bir telkin arama yolunu seçtiler. Ardından metafizikçi filozoflar bize bilinçten, mistik buyruk tan söz ettiklerinde, bu zaten bir sözcük değişiminden başka bir şey değildi.