Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Düşünün
İrade nedir, diye sordu. - İnsanın karar verdiği şeyi yapabilme gücüdür. Bu ayrıcalık tüm varlıklar içerisinde sadece insana özeldir. Bu ayrıcalığa sahip olması ona sorumluluk da yükler. Düşünme sorumluluğu. Düşünme çok ama çok özel bir yetidir. Canlı-cansız bütün varlıklar arasında düşünme yetisine sahip tek varlık insandır. Bu özelliğiyle bütün canlılardan üstün yaratılmıştır. Meleklerden bile. - Nasıl yani? İnsan meleklerden nasıl üstün olabilir? - Nefsi olmasına rağmen İradesi sayesinde. İrade, insana tercih hakkı verir. Karar verme ve istediği şeyi yapma hakkı tanır. Doğru ya da yanlış. İnsan istediğini yapabilir. Bu insana sorumluluk yükler. Doğruyu-yanlışı ayırabilme sorumluluğu. İşte sağlıklı düşünme bu yüzden önemlidir. Sağlıklı düşünemezsen doğruyu-yanlışı ayırman zor. Düşüncenin gücü burada yatar. -Elbette irade, düşünme... Tabii bir de konuşma var. O da insana has bir yetidir. Başka hiçbir canlı gerçek anlamıyla ne düşünür, ne de konuşur. - Gerçekten mi? Hayvanlar düşünmez mi? - Hayır, hayvanlar bizim gibi düşünmezler. Sadece bazı şeyleri doğuştan bilirler. Bukalemun renk değiştirmeyi doğuştan bilir. Avcılarından korunmak ve avlanmak hayvanların en iyi bildiği şeydir. Hatta birçoğunun çok üstün avlanma yetenekleri vardır. - Mesela kutup tilkisi. Çok akıllı bir hayvan. Belgeselde izledim. Kulakları çok hassas. Çok yetenekli bir avcı. - Çok doğru. Kutup tilkisi, karın beş metre altındaki tavşanın ayak seslerini duyabilir. Onu karın üzerinden takip edebilir. Suya dalar gibi karın altına dalış yapar. Tavşanı eliyle koymuş gibi yakalar. Bunu hiçbir insan yapamaz. - O zaman neden insan ondan daha üstün olsun ki? - Çünkü bütün kutup tilkileri bu şekilde avlanırlar. Bu, doğuştan bildikleri bir şeydir. Avlanma becerileri üzerine düşünmezler. Bütün hayvanlar için geçerlidir bu. - Düşünmediklerini nereden biliyoruz? - Çünkü düşünselerdi değişirlerdi. Yeni teknikler geliştirirlerdi. Mesela kutup tilkileri, İşitme ve hareketi takip etme yeteneklerini başka amaçlar için de kullanırlardı. Ama tek yapabildikleri avlanmaktır. - Kutup tilkisinin yerinde olsaydım, o kulaklarla neler yapardım neler... - İnsanlar bu gibi yeteneklere sahip olmadıkları için önce basit aletleri, sonra gelişmiş makineleri icat ettiler. Bunu da düşünme yetileri sayesinde yaptılar. Yani sorunlarını nasıl çözebileceklerine dair kafa yorarak. ...Düşünmek insanın en doğal yeteneklerinden biridir. Nefes almak, yemek yemek ve yürümek gibi. Hatta hayatta en çok yaptığımız eylem budur. Farkında olalım olmayalım, düşünmeden bir ânımız bile geçmez. Mesela şu an sen ödevini düşünüyorsun, ben de arabayı nasıl tamir edeceğimi. Biraz sonra da akşama ne yiyeceğimizi düşüneceğiz belki. Bu gibi şeyleri herkes her an düşünür. Bunlara gündelik düşünme diyoruz. - O zaman düşünmek "öğrenilen" bir şey değil mi? Ben bunları düşünmeyi sonradan öğrenmedim çünkü. - İşte geldik işin zor kısmına. Az önce bahsettiğim gündelik düşünmede öğrenilmesi gereken pek bir şey yok. Zor olan soyut düşünmedir. Gerçeğe ulaşma çabası diyebiliriz buna. Kendine göre bir sistemi vardır ve bu sistemin öğrenilmesi gerekir. Sistemli ve sağlıklı düşünme ilk insanla başlayıp hâlâ devam eden uçsuz bucaksız bir konudur... Nereden başlasam bilemiyorum. İster misin sana biraz düşünce adamlarının kullandıkları yöntemlerden bahsedeyim? - İsterim tabii. Çünkü bu konuda hiçbir bilgim yok. - Sokrates'i duymuş muydun? Bilinen ilk düşünürlerden biri. Sokrates, kendini, insanları vızıltısıyla uyandırıp harekete geçiren bir at sineğine benzetirmiş. Aslında düşünce böyle bir şey. Önce insanı huzursuz eder. İçine düşen bir kurtçuk gibidir. Yolunu bulamazsa aklından çıkamaz. Seni gıdıklar durur. - Evet, gıdıklıyor, dedi Faruk. Babası derin bir nefes alıp anlatmaya devam etti. - Doğru yöntemleri ve araçları kullanarak o kurtçuğu doğru yolu bulmaya ikna edebilirsin. Mesela Sokrates'in yöntemi soru üzerine sorular sormaktı. Bu yöntemle insanların akıllarındaki çelişkileri ortaya çıkarırdı. Sonra da bu çelişkileri bir bir ortadan kaldırarak herkesin aklına yatabilecek sonuçlara ulaşmaya çalışırdı. Yani öğrencilerinin kafalarındaki kurtçuklara çıkış yolunu gösteren bir araçtı Sokrates'in yöntemi. Faruk'un gözü, az ötede yere serili mekanik parçalara takıldı. - Arabadaki navigasyon aracının bize yol gösterdiği gibi mi yani? Babası güldü. Yani, benzetilebilir ama daha başka bir şey anlatmaya çalıştığım. Var mısın bir deneme yapmaya? Ben Sokrates olayım, sen de öğrencim ol. Bir analiz yapalım seninle. - Varım! - Ben seni sorularla yönlendireceğim. Sen de fikir yürüteceksin. Tamam! - Bana açıklar mısın? Bir insan neye benzer? - Bana benzer. - Peki sen nesin? ... ...- Farukcuğum, insan ve hayvan arasındaki en önemli fark budur işte. Düşünme ve düşündüğünü ifade etme gücü... Konuşma ve yazı yazabilme, soru sorma, sorulara cevap arama, geleceğe dair hayaller kurma, sanatsal beceriler edinme, başka insanların hayatını kolaylaştıracak icatlar yapma, kendi besinini üretme, cümleleri birbirine bağlayarak yeni düşünceler üretme... Bunlara benzer pek çok beceri sadece insana özeldir. Kısacası insanı insan yapan şey akıl ve akletme becerisidir. - Şimdi daha iyi anladım, dedi Faruk...
·
128 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.