Marks ve Engels, Hegel diyalektiğinin idealist kabuğunu bir yana iterek; onun yalnızca rasyonel özünü almışlar ve daha da geliştirerek ona modern, bilimsel bir biçim vermişlerdir.
Gülmeyeyim gülmeyeyim diyorum da, yine de bir gülme tutuyor. Ah merhum, nasıl da diyalektiği formalist şekle sokardı. Althusser, Gelecek Uzun Sürer adlı otobiyografisinde Sovyetler’de “Felsefe Çöllüğü” vardı, demişti. Felsefenin sözüm ona sözümlenmesi Marx açısından değerli sonuçları olsa da pozitivist bir bilim anlayışından koparamamıştır. Bununla birlikte pozitivist bilim anlayışı ile Diyalektik materyalizmi nasıl bağdaştırdıları da şaibeli. Pozitivist bilim neden diyalektik materyalizm dememiştir de pozitivist anlayışı koymuştur? Stalinistler belki de buna “burjuva bilimi” sanını yakıştırır. E o halde Marksizmin bilim anlayışı hangi anlayış üzerinden şekillenmiştir? Rasyonel dizge Hegel’den alınmış amenna, verilen öz-farklı anlamda kullanıyorum- bu rasyonalist kılığın yanına deneyselliği mi koymuştur? Marksizm bir tarih incelemesi olduğu gibi psikanaliz türünden bir sosyal bilimdir, metodolojisi doğa bilimi ile farklılık taşır çünkü tarih yasaları ile doğa yasaları birbiriyle ilintili dahi olsa birbirinden farklıdır. O halde anladığımız anlamda ne türden bir bilimsel zemine oturtabiliriz tarih bilimi dışında? Bilmediğim için soruyorum