Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yani beşer bu kâinatta her sırrın çözümüne ulaşabilir. Aristoteles ise tam tersini söylüyor: "Biz bunu yapamayız" diyor. Cabir İbn-i Hayyan öyle bir adam ki "kâinat, matematiksel ölçüler esasına göre yaratılmıştır" diyor. Yani "hisleri bile ölçebiliriz. Ölçemediğimiz herhangi bir şey, bilimin konusu olamaz !" diyor adamcağız. Mesela anlatıyor Galen: Hastalıkları ölçmede birinci derecede hastalık, ikinci derecede hastalık diye sınıflandırıyor. Böyle şey olmaz. Oysaki Cabir, "Biz bunu matematikle ifade etmeliyiz" diyor. Bir kat, yüz kat, bin kat gibi... Böyle bir adam... Mesela tuhafınıza gidecek ama İbn-i Hayyan'ın "tevlîd" diye bir prensibi var. Diyor ki: "Allah beşere yeni şeyler üretme kabiliyetini vermiş." Bunu derken de Müslüman olduğunu inkâr etmiyor. "Allah bize bu kabiliyeti vermiş" diyor. "Halkullah, halkun lena" yani "Allah'ın yaratması ve bizim yaratmamız" diyor. Fakat bunu söylerken bu duruma dinden uzaklaşmak anlamında bakmıyor. Bunu 8. asırda söyle- yebiliyor. "Biz taş teşekkül ettirebilir miyiz?" sorusuna, "evet" diye cevap veriyor. "Biz cansız bir varlık oluşturabilir miyiz" sorusuna "evet" diyor. "Nebat teşekkül ettirebilir misin?", "evet" diyor. "Hayvan teşekkül ettirebilir miyiz? ", "evet" diyor adam. Kendine o kadar inancı var ki! Allah'ın insana o kadar büyük bir kudret verdi- ğine inancı var adamın. 700 harflik bir alfabe yapıyor. Niye biliyor musunuz? Bütün hayvanların seslerini ifade edebilmek için. Böyle müthiş bir insan... Bu adam, bütün kimya ilminin kaderini İslam dünyasında 18. yüzyıla kadar tayin ediyor. İşte en büyük âlimlerden birisidir Cabir İbn-i Hayyan. Fakat mühim olan şu: Bana, "Müslümanlar, Yunanlılar ve Avrupalılar arasında bir mukayese yapar mısınız?" diye sorarsanız size şunu söylerim: Ben bilimlerin tekâmül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Çok uzun zamandır kafamda böyle bir tasavvur var. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler, farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor. Ben böyle tahayyül ediyorum.
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.