Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dün önüme kısa bir video düştü. Kim olduğunu bilmediğim ama kisvesi ile hoca intibaı veren bir şahıs Vâkıa Sûresinin faziletinden söz ediyor ve kelimesi kelimesine şöyle diyordu: “Vâkıa Sûresini her gün okuyacaksın, para seni bulacak. Senin çalışmana da gerek yok. Şimdi bunu söylediğim için yazacaklar. Evet Vâkıa Sûresini oku, çalışmana gerek yok, bu kadar basit. Hiç işe gitme, hiç kimseyle uğraşma kardeşim, Vâkıa Sûresini oku zengin olacaksın yahu!” Kulaklarıma inanamadım! Herhalde yanlış duydum veya yanlış anladım diyerek videoyu bir kaç defa daha dinledim. Bir insanın bu kadar kısa sürede bu kadar hezeyanda bulunması, üstelik bunu din adına yapması inanılır gibi değil! Hoca “Vâkıa Sûresini okuyun ama bir yandan da çalışmaya devam edin. Bu sûrenin bereketi ile çalışmalarınızın karşılığını görürsünüz” dese haydi yine bir derece diyeceğim ama böyle demiyor, bildiğiniz “çalışmanıza asla gerek yok, para sizi bulacak!” diyor. Fesübhânallah! Sonra düşündüm: Öyle bir din anlatıyoruz ki neresinden baksan problemli. Sonra da insanların bu anlattığımız şeylere inanmasını bekliyoruz. Peki Vâkıa Sûresi ile ilgili meselenin eğrisi ne doğrusu ne? Kur’an’daki kimi sûrelerin faziletine ilişkin Allah Resûlü’nün (s.a.v.) teşvik edici ifadeleri var, burası muhakkak. Ancak tek tek her sûre hakkında böyle ifadeleri yok, çok sınırlı sayıda. Bu faziletlerin çok büyük bir kısmı da âhirete yönelik. Bu dünyada bir şey vaat etme şeklinde değil. Gelgelelim tarihte ve günümüzde birileri çıkmış, peygamberimizin Kur’an sûrelerinin faziletine ilişkin söylediği bir söze bin tane daha ekleyerek her bir Kur’an sûresinin dünyada ve âhirette ne tür getirileri (!) olduğuna dair bir din anlatısı meydana getirmişler. Aman Allah’ım aman! Şu sûreyi bu kadar sayıda okursan kısmetin açılırmış, şu sûreyi şu gece bu kadar okursan istediğinle evlenirmişsin, bu sûreyi akşamla yatsı arasında şöyle şöyle okursan eşinle arandaki problemler düzelirmiş… Vâkıa Sûresine gelecek olursak, bu sûreye ilişkin bir tane hasen (yani orta dereceli) hadis bulunuyor. O hadis de doğrudan bu sûre ile ilgili değil. Rivayete göre Peygamberimiz bazı sûre isimleri vererek (Hûd, Vâkıa, Mürselat, Nebe, Şems) bu sûrelerin kendisini ihtiyarlattığından söz ediyor. (Tirmizî, Tefsir, 56) Âlimler bu sözü açıklarken bu sûrelerde cennet ve cehennem tasvirlerinin yer almasına vurgu yapıyorlar. Vâkıa sûresine ilişkin bir de âlimlerin ittifakla zayıf ve münker (kabul edilemez) gördüğü bir rivayet var. Bu rivayete göre Hz. Osman’ın hilafeti zamanında büyük sahabî Abdullah b. Mesud hastalanmış. Hz. Osman kendisini ziyarete gidip ona kendisine maddî olarak yardım etme teklifinde bulunmuş. Abdullah “ihtiyacım yok” deyince Hz. Osman “senden geriye çocuklarına kalır, sıkıntı çekmezler” demiş. Bunun üzerine Abdullah şöyle demiş: “Ben onlara öyle bir şey öğrettim ki onlar bunu uyguladıkları sürece asla fakirlik görmezler. Ben peygamberimizin şöyle dediğini duydum: Kim, her gece Vâkıa sûresini okursa ebediyyen fakirlik yüzü görmez.” Düşünebiliyor musunuz "ebediyyen!" Büyük hadis imamlarının tamamı (Ahmed b. Hanbel, Ebu Hatim, Darekutnî, Beyhakî) ittifakla bu hadisin zayıf, münker, hiçbir şekilde delil olmaya elverişli olmadığını söylemişler. Yani hadisçilerden geçer not alamamış. Bu hadis nakil yönünden sınıfta kalıyor peki akıl ve tecrübe yönünden durum nedir? Allah Resûlü (s.a.v.) ve ashab-ı kiram, Vâkıa Sûresinin indirilmesinden sonra hiç fakirlik görmediler mi? Allah Resûlü’nün (s.a.v.) mübârek eşi, müminlerin annesi Hz. Âişe (r.a.), Medine’de aylar boyunca Allah Resûlü’nün evinde ocak tütmediğini, hurma ve su dışında hiçbir yiyecekleri olmadığını söylemiyor mu? Vâkıa sûresini okumak onların akıllarına gelmemiş miydi? Allah Resûlü’nün (s.a.v.) mescidinde bekâr sahabenin kaldığı bir bölüm vardı. Bunlara ashab-ı suffe denilirdi. Bunlar sahabenin fakir ve çoğu zaman aç olanlarıydı. Bunların aklına Vâkıa sûresini okumak gelmemiş miydi? Hendek savaşında sahabe açlıktan karnına taş bağlıyor, peygamberimiz ise herkesin bir taş bağladığı esnada iki taş bağlıyordu. Hendeği kazarken açlıktan bayılanlar oluyordu. Bu sahabenin ve peygamberimizin aklına Vâkıa sûresini okumak gelmemiş miydi? Kur’an’da Haşr sûresinde, düşmandan savaşsız elde edilecek ganimetlerin fakir olan muhacirlere verilmesi gerektiği belirtiliyor. Fakir olan muhacirlerin aklına Vâkıa sûresi okumak gelmemiş miydi? Zekâtın taksim edileceği sekiz sınıf içinde bir grubu fakirler, bir grubu miskinler oluşturuyor. Müslüman toplumda böyle grupların oluşmaması için Vâkıa sûresi okumak niçin düşünülmemişti? Hz. Ömer zamanında kıtlık yılı olmuştu. Hatta o yıldaki kıtlık sebebiyle Hz. Ömer, hırsızların ellerinin kesilmesi uygulamasına ara vermişti. O yıl Vâkıa sûresini kimse okumamış mıydı? Kur’an onlarca âyette bizlere çalışmayı emretmiyor muydu? Allah Resûlü “kişi, kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir kazanç yememiştir, Allah’ın elçisi Davud bile [kral ve peygamber olduğu hâlde] kendi elinin emeğiyle geçinirdi” buyurmamış mıydı? Tevekkül dediğimiz şey, tedbirini aldıktan sonra işi Allah’a bırakmak değil miydi? Tarlamızı ekip diktikten sonra ürünü Allah’tan beklemeyecek miydik? Derslere çalışıp çabaladıktan sonra başarıyı Allah’tan beklemeyecek miydik? Bu listeye onlarca âyet, yüzlerce hadis ekleyebilirim... Diyebilirsiniz ki: “Hocam ben denedim, aynen de bereketini gördüm. Başka deneyenler var, onlar da gördüler, görüyorlar.” İyi de mübarek, ben sana Allah Resûlünden, sahabeden, tarih boyunca yaşamış, büyük yokluklar çekmiş alimlerden söz ediyorum. Senin bu iddiana göre onlar bu işte senin kadar başarılı olamamışlar o zaman! Kaldı ki inançsız birileri de “ben hiç Vâkıa sûresini okumadığım hâlde hayatımda yokluk görmedim” derse ne diyeceksin? Rabbimiz bizi varlıkla da darlıkla da, zenginlikle de fakirlikle de, sağlıkla da hastalıkla da sınayacağını söylemiyor muydu? Her gece Vâkıa sûresini okumak “ebediyyen fakirlik yüzü görmez” hale getiriyorsa, fakirlikle imtihan olmayacağız demektir! Böyle bir şey mümkün mü? Söylemek istediğim şey şu: Allah’ın dini olan İslam’ı, bir takım zayıf rivayetler üzerinden insanları tembelliğe, atalete, hazır yemeye sevk edecek şekilde sunmak hem İslam’a hem de Müslümanlara kötülük yapmaktan başka bir şey değildir. Böyle yaparak Müslümanların kendi dinlerine olan güveni sarsmış olmayacak mısınız? Birisi hiç çalışmayıp Vâkıa her gece okusa ama ihtiyaçları ortadan kalkmasa ona ne diyeceksiniz? “Sen doğru okuyamamışsın, samimi olsaydın muhtaç olmazsın” mı diyeceksiniz? O zaman Allah’ın insanları mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan etmesi ne olacak? Dostlar! Kur’an sûrelerini anlayarak, kendimizi vererek okuyalım, her daim okuyalım ama piyango bileti alan kimsenin “ya çıkarsa” mantığıyla beklemesi gibi bir piyango bileti almış gibi değil! Kur’an bizim hayat rehberimiz, kılavuzumuzdur. Kur'an okursak bunun bereketini dünyada da âhirette de görürüz. Vâkıa Sûresi Kur’an’ın en güzel, en anlamlı, en etkileyici sûrelerindendir. Bu sûreyi yine mümkünse her gece okuyalım ama “bakalım ihtiyaçlarım sona erecek mi? Bakalım ne zaman paraya kavuşacağım” şeklinde tüccar mantığıyla değil! Rabbimiz bizleri Kur’an’ı hakkıyla okuyan, dünyasını da âhiretini de mamur kılmak için çalışıp çabalayan, alınteri döken, hazıra konmayan Allah Resûlü ve ashabının yolunda giden kullarından eylesin. Soner Duman/ 25 Şaban 1445 - 06 Mart 2024/Çarşamba
Soner Duman
Soner Duman
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.