Mütemadiyen geçmişi düşlemek, bundan heyecan duymak, onu takıntı haline getirmek, onun bir parçası olmayı istemeden tek bir an geçirmemek tarihçilere özgü bir haldir. Şehirde yürür ve tarihine dair görünür ipuçları ararken, 19. yüzyılda Fransa'da yaşayan bir kadın olmadığım için pişmanlık duyduğumu söyleye- mem. Hissettiğim şey nostalji ya da daha "sahici" bir şeye duyulan özlem değil. Sand'ın yaşadığı yüzyılı görüp geçirmek dehşet verici olurdu. Charlie Hebdo saldırılarının ardından evimin kapısından çıkıp taramalı tüfeklerle bekleyen askerlerin yanından geçip gitmek dahi yeterince rahatsızlık vericiydi. Geçmiş, her şeyin olup bittiği yerin üzerinde durduğumda bile başka bir gezegen kadar uzak ge- liyor. Onların dünyasının bizimkinin içinde erimesini sağlayacak bir şeylerin aynı hizaya gelmesine, o bağın kurulmasına dair bir arzu benim hissettiğim.
Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar/144