Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Son cümleye dikkat!
Gaslighting. Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, dünyada yılın kelimesiydi. ABD'nin en köklü sözlük yayıncısı Merriam-Webster tarafından belirlenmişti. Çünkü, dilbilim dünyasının en saygın adresi kabul edilen Merriam-Webster'ın internet sitesinde, dünya çapında en çok aranan, anlamı en çok merak edilen kelimeydi. Kabaca "gaz lambası ışığı" olarak tercüme edilebilir ama, aslında içerdiği anlam itibarıyla Türkçe karşılığı yoktu. Kelimenin kökeni, İngiliz yazar Patrick Hamilton'ın 1938'de kaleme aldığı "Gaslight" isimli tiyatro oyununa dayanıyordu. Eşine duygusal şiddet uygulayan bir adamla talihsiz eşinin hikayesi anlatılıyordu. Adam yanıltıcı telkinlerde bulunup kadının gerçekle bağını koparıyor, aşağılayarak özgüvenini yerle bir ediyordu, gaz lambasını kısıyordu mesela, sonra da kısılmadığını, kadının hayal gördüğünü söylüyordu, ev her geçen gün biraz daha loşlaşıyordu ama, halüsinasyon gördüğünü düşünen kadıncağız kendi aklından şüphe ediyor, yavaş yavaş delirdiğine ikna oluyordu. Hollywood'da filme çekilen, yedi dalda Oscar'a aday olan, İngrid Bergman'a en iyi kadın oyuncu Oscar'ı kazandıran bu tiyatro eserindeki manipülasyon tekniği, psikoloji biliminde aynı isimle, "gaslighting" olarak tanımlanıyordu. Kişinin kendi çıkarı için başkalarını manipüle etmesine, yanıltıcı telkinlerde bulunmasına, kişiyi kendi aklından şüphe eder hale getirmesine, kurbanın duygularını istismar ederek, gerçekle bağını koparmasına, kurbanını yalnızlaştırıp, aciz hissettirip, körü körüne kendine bağımlı hale getirmesine "gaslighting" deniyordu. İnsan zihninde gerçeğin yerine gerçek olmayanı koymaya, ikna ederek yanlışı doğruymuş gibi inandırmaya deniyordu. Bireylerin, toplumun... Satılık gazetecilerle, binbir suratlı medya mutantlarıyla, twitter trolleriyle, bot hesaplarla, deepfake tabir edilen dijital fotomontajlarla, uyduruluş komplo senaryolarıyla dezenformasyon bombardımanına maruz bırakılmasıydı. İşte bu ürkütücü kelime, otoriter yönetimlerin artması, popülizmin tırmanması ve hayatımızda giderek daha fazla yer kaplayan sosyal medya atmosferi nedeniyle, dünya çapında gaslighting hissediliyordu. Türkçede karşılığı yoktu, entelektüel merakı olanlar dışında kimsenin henüz ruhu bile duymamıştı ama, Türkiye'de aslında yıllardır iliklerine kadar gaslighting etkisinde yaşıyordu. Rejim bile gaslighting'le değiştirilmişti. Son 20 yıldır sistematik olarak yayılan asılsız bilgilerle kafa karışıklığı yaratılıyordu, gerçekler bilinçli olarak deforme ediliyor, gerçeğin yerine sahte gerçek monte ediliyordu. Öyle bir yalan rüzgarı estiriliyordu ki, aklı başında insanlar bile kendinden şüphe etmeye başlıyordu. Uganda seviyesine düşmüşken, şahlandığımıza inanılıyordu. Çöpten marul toplayanlar, dünya lideri olduğunu zannediyordu. Bankalarını, madenlerini, limanlarını, santrallerini, barajlarını, hatta toprağını yabancılara satmışlarken, memleketin hiç bu kadar "yerli" olmadığını, tank fabrikasını bile elaleme vermişlerken, devlet adamlarının hiç bu kadar "milli" olmadığını düşünüyordu. Zihinlere şüphe tohumları ekiliyor, beyin'ler sisleniyordu. Ahlaksızlar dürüst kabul edilirken, namuslu insanlar hakkında acaba'lar oluşuyordu. Duygular, aidiyetler öylesine vahşi şekilde istismar ediliyordu ki, sahtekarlara inananlar, doğru söyleyenden işkilleniyordu. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, hepimizin gözünün içine baka baka, usul usul, adım adım, bambaşka bir cumhuriyeti işte böyle monte etmişlerdi. Türkçe karşılığı yoktu. Ama aslında, Türkiye'nin özetiydi. 1 Ekim 2023, Kadıköy, Yılmaz Özdil
Sia Kitap
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.