Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Biz seni uyanık bilirdik..."
O günlerde şehirde bir olay yaşanıyor ki yine, aklımdan hiç çıkmıyor. Kenar semtlerin birinde oturan yaşlı bir kadın doğrudan huzuruma çıkma talebinde bulununca haliyle geri çeviriyorlar. Ancak o kadar kararlı bir tutum sergiliyor ve feryad ü figan ediyor ki ihtiyar, nihayet hassa muhafızlarından biri çaresizce silahtarağaya, o da başçuhadara bildiriyor. Neticede mesele öğle ezanı sırasında bana geliyor ve kadını huzuruma getirmelerini söylüyorum. Yılların, yüzüne perişanlığın o ısrarlı çizgilerini kalın bir spatulayla kazıdığı yaşlı kadın, yeniçeri isyanının sebep olduğu başıbozukluk ortamında bir gece uyurken evinin soyulduğunu ve bu olaydan benim sorumlu olduğumu iddia ediyor. Üzerindeki tarumar entariye, eprimiş ama tertemiz yaşmağındaki yıllanmışlığın izlerine bakarak soruyorum, "Şu yaşında uykunun gafletinden başını kaldıramazsın da, evin soyulduğu için gelir bizden hesap sorarsın ha? Neden bu kadar derin uyursun anacım?" Kadın hiç beklemiyor, azıcık dahi tereddüt etmiyor. Alnı bir fırtınanın örselediği gri topraklar gibi buruşuyor, kararıyor sanki; "Kusura bakma Padişahım," diyor, "biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyurduk." Bu cevap, beynimin orta yerinde koca bir balyoz gibi iniyor. Başım, uğultulu sert rüzgârlarla dönmeye başlıyor. Kısa bir sessizlikten sonra, "Haklısın," diyorum, gözlerimi kaçırarak, "tebaamdan sorumluyum, haklısın... Mallarının zararının tüm bedelini şahsi malımdan karşılayacağım ana."
Sayfa 231
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.