Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Japonya yaklaşık bir asır öncesine kadar 1636 Tecrit Kararnamesi ile dünyadan kopmuş bir Orta Çağ devletiydi. Kararnamenin başlıca amacı, Hıristiyan misyonerlerin sinsi nüfuzuna meydan vermemekti. Ancak bu, dışarıyla teması reddeden Japon liderlerin dünyadaki gelişmelerden bihaber kaldığı anlamına gelmiyordu. Amerikalı Tuğamiral Matthew Perry, 1853 yılında ateş püskürten buharlı gemisiyle Kyoto Limanı'na vardığında, bir açık deniz gemisinin ne olduğunu dahi bilmeyen sıradan Japonlar, dünyanın sonunun geldiğini düşünmüştü. Aslına bakılırsa, bu bir bakıma doğruydu. Perry, Japonlardan bu tecrit haline son verip limanlarını dış ticarete açmaları talebiyle gelmişti. Aptal olmayan Japon yöneticiler, Orta Çağ'da geçirdikleri zamanın sonuna geldiklerinin bilincindeydi. Eğer limanlarını gönüllü olarak açmazlarsa, komşuları Çin' in birkaç yıl önce mecbur edildiği gibi, bunu zorla yapmak durumunda kalacaklardı. Akabinde, Japonya 1867'den sonra öyle olağanüstü bir hızla modernize oldu ki, süreç Avrupa'dakinin onda biri kadar sürdü. Heyhat Japonlar modern teknoloji, mali sistemler ve güncel dünyanın diğer olanaklarının yanı sıra, deniz aşırı fetihlere duyulan modern iştahtan da paylarına düşeni alıp, çok geçmeden sıkışık Japon Takımadaları'nın dışına yayılmaya karar verdiler. Özellikle de sanayi için yeterli hammaddeden yoksun olan Japonya, bu hayati kaynakların bol olduğu diğer Asya topraklarına haris gözlerle baktı. İngiliz kolonisi Malaya ile Hollanda Doğu Hint Adaları (Endonezya) petrol, kauçuk ve kalay bakımından cazip hazinelerdi.
Sayfa 146 - Sekizinci Bölüm: Pearl Harbor, “Demokrasinin Cephaneliği” Saldırı AltındaKitabı okudu
··
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.