Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birey olma özgürlüğüne sahip olmak isterken, bir yandan yaşantımızı özerk bir varlık olarak sürdürmenin temel insanlık hakkı olduğunu söylüyor, diğer yandan da bu sorumluluk altında eziliyor ve sonunda kendi kendimizden nefret etmeye başlıyoruz. Job'un Tanrıya serzenişlerinde kulağımıza benzer sözler. çalınıyor. Tanrı çok fazla şey istiyor: "İnsanları neden bu kadar çok önemseyip, abartıyorsun ki? Yoksa amacın her an onları sınamak mı? Beni biraz olsun rahat bırakmayacak mısın? Kafamı bir an olsun dinleyemeyecek miyim? Salyamı rahat rahat yutamayacak mıyım?" Durum böyle olunca çelişkiye yol açan ikili bir süreç kaçınılmaz hale gelmektedir. Bir yandan diğerlerininkini yok etme ya da tüm yasakları çiğneme pahasına her yola başvurarak kimlik edinmeye çalışmak. Diğer yandan sırtındaki ağır yükten ya da rol icabı kuşanılmış giysilerden kurtulurcasına bu kimlikten kaçıp, kurtulmaya çalışmak. İnsan kendine karşı olan görevlerini doğal şekilde yerine getirmeyi sürdürdüğü sırada, acımasız bir kararnameyle yürürlüğe konularak bizi kendi kimlik ve irademizin tutsağı haline getiren bir tür ahlâkî talimat örneği olan, özgürlük ve bireysellik yapay bir sürece dönüştürülmüş gibidir. Bu, Stockholm sendromunun çok özgün bir örneğine benzemektedir, çünkü bizleri aynı anda terörist ve rehine haline getirmektedir.
·
1 artı 1'leme
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.