Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İçimizdeki çocuk
Yazıp yazıp silmek, Vücudunda hissettiğin anlamsız içini ürperten duygu, Sessizlik kulakları sağar edecek kadar yüksek sesli sessizlik, Arkada çalan şarkı ile uyumlu yazıların, Bıkıp eline kağıt kalem alma isteğin, Ellerini siyaha boyanmasının verdiği rahatlık ve temizlik, Bazen de klavyede gezinen yeri gelince uslu yeri gelince bir yırtıcıdan kaçar gibi hızlı hareket eden parmakların, İnsan içinde tezatlık barındırır. İnsanın içi yanıp dışarıya buz olabilir. Dışarıya bağırıp içinde yaprak kıpırdatmayabilir. Çok sevip ertesi gün sevdiği kadar nefret edebilir ve ondan sonraki gün nefret mi edecek sevecek mi yoksa hissiz mi olacak bilemeyebilir. Bana sorarsanız en zoru ve acı verici olanı bir sabah uyandığınız da içinizdeki yanan zaman zaman nefret ama genellikle sevgi olan ateşin sönmesidir. Dönersiniz, şansınızı dener bir şeyler hissetmeye ççalışırsınız ama olmaz içiniz ölmüştür çünkü. His alamazsınız dudaklarınızdan elleriniz eskisi kadar üşüyemez. Isıtan olmayacağını bilir çünkü seven olmayacağını öpen olmayacağını. Zamanında içine uçuşan kelebekleri kendi elleriniz ile kovalamanız gerekir bazen. Kendinizi bırakmanız içinizdeki saklayıp dış dünyadan koruduğunuz çocuğu acımasız dünyaya salmanız gerekebilir. Peşinden gitmek istesenizde kalıverirsiniz oracıkta. Cesaretinizi topladığınızda sonunda bakarsınız arkasından onun ama dolan gözleriniz yüzünden kaybedersiniz. Kötü bir haberim var, o çocuk dönmeyebilir. Bazen çok güvenip o çocuğu emanet ettiğiniz kişiler göz yumar kaybolmasına ve biz basit insanlar buna olgunlaşmak deriz. Sevgi olgunlaştırmaz çocuklaştırır geri bulur sizin için o çocuğu bazen içinizde sakladığınız o karanlık odadan çıkarır onu bazende denk gelir yolda tutar evine götürür. İyileştirir, besler, tekrardan mutlu eder ve getirir size. Sizin hayatınızdaki o kişiler kim? Kimin o çocuğu hor görmesine izin veriyorsunuz ve kim buluyor sizi? Nasıl davranıyorsunuz onlara sizi kaybeden kişiye karşı merhametli olabiliyor musunuz? Yada sizi bulan kişiye iyi davranabiliyor musunuz yoksa kendinizi o kişiden vahşice çekip ona teşekkür bile etmeden kendinize mi bakmaya kontrol etmeye çalışıyorsunuz? Kendinize hırçın mı davranıyorsunuz yoksa sakin misiniz? Titrek ellerinizi gezdirebiliyor musunuz güzelim gözlerinin altında, ağlamakdan ve soğuktan çatlayan dudaklarına parmanığızın ucunu değdiriyor musunuz yoksa kıyamıyor musunuz? Siz, benliğiniz sizde gittiğinde anlayışla mı karşılıyorsunuz ki geri bulduğunuzda nazik olasınız? Ağrıyan başınız birazda olsa rahatlıyor mu yoksa onu kaybettiğiniz için endişeden, bulmanın verdiği acıdan dolayı dâhâ da mı artırıyor ağrı? Koşarak mı gidiyorsunuz misal yoksa yavaş yavaş şok içinde mi? Eminim ki hangi tepkiyi verirsek verelim hepimiz eve dönmesini istiyoruz o çocuğun. Tekrardan kıkırdamasını bizi mutlu etmesini kızsak da koşuşturmasını vücudumuzda. Hepsini istiyoruz hâk etsek de etmesek de. Son bir sorum var sevgili ve yeterince acıya maruz kalmış okurum; Sen bu çocuğun neyi, neleri hâk ettiğini düşünüyorsun?
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.