Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ey yazdıklarımı sessizce dinleyen sayfalarım ve kıymetli yol arkadaşım, Farkındayım, sonbaharda yapraklarını tek tek döken ağaçlar gibi ömrümüzün sayfaları her gün dökülüyor, azalıyor. Size anlatacağım daha çok şey var. Bilirim, dünya gurbet yurdudur. Bu gurbet yurdunda içimizdeki duyguları dökebileceğimiz dert ortağı arkadaşlarımız olmalı, fakat anlattıktan sonra da pişmanlık duymayacağımız arkadaşlıklardan bahsediyorum. Hakikat aynasında kendimizi görebileceğimiz arkadaşlıklar. Aynı yola baş koymuş, aynı derdi dert edinmiş, aynı kitapları okumayı seven, aynı notlarını tutmuş, hakikatle hemhal olmuş, imanı ve İslam’ı dert edinmiş arkadaşlıklar ve dostluklar. Çağımızda böyle dostluklar bulmak zor olsa da tamamen yok da değildir. Mekan olarak uzak olup da kalbi yakınlığı olan ne çok kalp ehli var dünya gurbetinde. Biliyor musun? Bize yaklaşıp samimiyet kurmak isteyenlerin niyetlerinin ne olduğunu kestiremediğimiz, menfaatin devreye girdiği ruhsuz bir çağda yaşıyoruz. Kendi aynamızda ve hakikat noktasında samimi ve kalbi dost bulmak, kömür içinde elmas aramak gibi. Menfaat ve maddiyatın dışında manevi bir yol arkadaşı bulmak da dünya kazançlarının en hayırlısıdır. Çünkü bu kazancın kârı ebedi mutluluk yoluna çıkar. Kalıcı olan dostluklar, menfaate dayalı olmayan dostluklardır. Diğer tüm dostlukların bir kullanım süresi vardır; menfaat bitene kadar. Tabii ki, ikincisine dostluk dersek. Şunu da söylemek istiyorum: Durmadan siyasetle gündemin nabzını tutan, gıybet eden, bulunduğu yerin atmosferini dünyalık ile dolduranlardan bize hayır gelmez. Görünce bizi mutlu eden, kalbi yakınlık hissettiren, Allah’ı ve ahireti hatırlatanlar ancak gerçek yol arkadaşı olurlar. İşte hayır onlardadır. Kıymetli yol arkadaşım, Anlatacaklarım daha bitmedi. Her zaman kendi nefsime okuduklarımı bugün sana da okuyayım. Sen de biliyorsun ki nefsimizin hoşuna giden her türlü uğraş, eğlence, keyif, gezme, sosyal medyada israf edilen vakit, bizi hakikati görmeme hususunda derin bir gafletin içinde bırakıyor. Derinlik arttıkça gaflet perdesi de o derece kalınlaşıyor. O derinliğin dibine varıldığı vakit, artık hakikat görünmez bir hal alıyor. Çevremizde bu tür insanların varlığı ne çok değil mi? Hani denizin dibine doğru daldıkça güneşin aydınlığın gittikçe kaybolması gibi, günahlarla derin bir gaflete dalınca kalplerimiz de karanlıkta kalıyor. O dibe tam düşmeden kendimizi hakikat ile her zaman uyanık tutmamız gerekiyor. Bu sebeple hakikat arayışı ile her gün hemhal olmak bizi hayatın derin anlamı hakkında doğru yollara kanalize edecektir. İşte bu yolda kalbi yakınlık kurabileceğimiz arkadaşlıklar çok önemli. Biliyorum, dünyaya meyleden kalbimize bu anlattıklarım zor geliyor. Unutma ki hakikati anlatan kitaplar da bu yolda bize birer arkadaş ve dosttur. Hayattaki sermayelerimden biri de kütüphanemdeki her kitaptır. Çünkü onlar da bana hakikat yolunda birer arkadaştır. Yolum onlarla ebede uzanır. Kıymetli kalp ehli arkadaşım, Şunu da söyleyip seninle birlikte nefsimi uyarmak istiyorum. "Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapmadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin." diyor Paulo Coelho. Hakikatli bir cümle değil mi? Hayatın içinden bazen bu sözün hakikatini yaşamıyor muyuz? Hakikat şu ki vaktimizi boş işlerle harcamamız gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Fakat ne yapsak da yine de unutuyoruz. Bir gün uyandığımızda artık her şey için çok geç olabilir. Yapmak isteyip de yapmadığımız her şey bize hep acı verir. Burada nokta koymadan önce tekrar şunu hatırlatmak istiyorum: Yazının başında ne demiştik; farkındayım, sonbaharda yapraklarını tek tek döken ağaçlar gibi ömrümüzün sayfaları her gün dökülüyor, azalıyor. Yapraklar bitmeden kıymetini bilelim hayatın. Son yaprak henüz düşmeden. Mehmet Kazar 23 Şubat 2024
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.