Kitabın ilk cümleleri ile farklı bir atmosfere girdiğinizi anlıyorsunuz. Yalın ve betimleyici dil, adeta sizi cumhuriyet öncesi son dönemlere götürüyor. Acı olan gerçek şu ki; kitaba konu olmuş dramatik yaşamların hâlâ Anadolu’nun ücra köşelerinde yaşanmaya devam ediyor oluşu. Ataerkil toplumun bireyler üzerindeki baskısı, zenginliğin veya kamusal gücün getirdiği keskin sınıfsal çizgi ve bu çizginin toplumda yarattığı adaletsizlik, yoksulluğun sebebi olduğu para sevdası ve bu sevda için yapılan ahlaki olmayan eylemler, tecavüzler, suçların örtbas edilmesi, mağdurların günahkâr görülme kaygısıyla hakkını arayamaması… Hepsi bir miras gibi üzerimizde kalmış! Bugün bile tanık olabileceğimiz bir Türkiye manzarası kitapta anlatılan hikaye. Kitabın baş kahramanı Yusuf, bu kötü sistemin değiştirmeyi başaramadığı, kimseye zararı olmayan biridir. Yabanlığı ve cahilliğiyle başka tercihi olmadığı bu karanlık hayata tutunmaya çalışır. Annesinin ve babasının o henüz çocuk iken gözleri önünde katledilişi, Yusuf’un karakterini sert yapmış olsa da asla kötü biri olmamıştır. Onu evlat edinen adamın kızı, kendisine ilan-ı aşk ettikten sonra Yusuf’un dünyayı algılayış şekli de değişmeye başlar. Yıllarca kendisinden başka sorumluluğu olmayan Yusuf, içten içe karşılıklı olan sevdasının sorumluluğu altında ezilir ve pek de kendisinin tercihi olmayan hayatın içinde bulur kendisini. Başından geçen türlü felaketlerden sonra Yusuf en sonunda olmaktan korktuğu insana dönüşür… (Spoiler vermemek için anlatımı bununla sınırlı bırakıyorum) Gerek Yusuf’a olan şefkatim gerekse kitapta tasvir edilen toplumun hala yaşıyor oluşuna karşı duyduğum öfke ile beraber bir çok duyguyu bana aynı anda yaşatmayı başaran nadir kitaplardan biri oldu. Kitabın belli yerlerinde kah gülümsüyor kah dişlerimi sıkıyordum. Özellikle son sayfalar nabzımı baya yükseltti, kitabın sonunu nasıl getirdiğimi anlayamadım. Özetle kitap bittiğinde kucağımda hem hüzün, hem öfke bıraktı. Yeni okuyacak olanlara şimdiden söyleyeyim kitap sinirlerinizin ayarıyla oynayabilir fakat herbir sayfasının okunmaya değer edebi değer taşıdığını da belirtmek isterim. Türk edebiyatının okunması gereken örneklerindendir hiç şüphesiz.

Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174bin okunma

·

2 artı 1'leme

·

153 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Okan Karakaya