Yeni bir yazar, yeni bir perspektif, yeni bir heyecanın gölgesi altında geçen eşsiz saatler. Albert Camus'un Yabancı'sından, Knut Hamsun'un Açlık kitabından esintiler bulduğum eser... Arturo Bandi'nin Camilla'ya aşkı, sanırım zihnime silinmemek üzere kazınacak. Aşkın bu kadar derin işlenmesi beni çok etkiledi. Ondandır bu hayranlık. Arturo Bandini, büyük bir yazar olmanın hayalini kuran, adımlarını bu uğurda atan bir adam. Yokluk içinde kıvranan, gururlu ama bir o kadar da aşkın deryasında boğulmaya müsait yapidadir. Garson Camilla'ya duyduğu aşk onu mahvedecek cinstendir. Onu gurursuz, onursuz yapacak kadar tehlikelidir. Bu kadar içten, samimi, etkileyici anlatılabilirdi ancak bir aşk. Ve Arturo'daki hayata dair anlam arayışı. O kadar çok nokta var ki kitaba dair. Nefis bir karakter. İç dünyasında yaşadıkları, hayata bakışı, anlam arayışı ve bunların hepsinin aşkla harmanlanması. Ciddi manada yetkin bir eser. Nasıl duymamışım hayret verici. Parasızlıktan sadece portakal ile beslenen bir adamdan yazdıkları ile har vurup harman savuran bir adama evriliyor Arturo Bandini. Sırf sevdiği uğruna. Aklı cebinde değil, yüreğinde her zaman. Yüreği, aklına ağır basanlardan. Güldürüp hüzünlendiren bir adam. Aşkı uğruna mücadelesinden vazgeçmeyen bir adam. Ve aşkının başkasına aşık olduğunu bile bile vazgeçemeyen bir adam. Camilla, onda onurun ve de gururun ayaklar altına alındığı bir figür olmuştur çoktan. Peşine düştüğü, her nerede olursa olsun bırakamadığı bir yaren. Aşkın en acı halleri... Bu kadar mücadele, istek ve azim hepsi bir başkasına meyleden bir kadın uğruna. En acısı da bu olsa gerek. Aslında aşk da budur zaten, ötesi sorgulanmaz. Bir sonraki adımı düşündürmez. Her şey o kadar samimi, o kadar gerçekçi ki. Arturo'nun her eylemi, hisleri bizlere o kadar güzel nüfuz ediyor ki. Bir yazar olmaya doğru evrilen süreç, aşkın peşinde geçen süreç o kadar tesirli ki okuyucu kendini kaptiriveriyor gidişata. Başarı da burda ya zaten. Okudukça o kitabın bir parçası olabilmek, yazara en büyük puani verdiren unsur. Baslarken, Charles Bukowski'nin başucu kitabı olduğunu görmüştüm. Vardır muhakkak bir hikmet, Bukowski sonuçta dedim. Ve yanıltmadı. Muazzam bir kitapla karşılaştım. Bu kadar az bilinmesi, güzelliğine gölge düşürmez. Akıcı, bir o kadar da teması ile bir değer bu kitap. Iyi ki okumuşum. John Fante ismini kazıdım artık edebi tarihime.

Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,755 okunma

·

46 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.