Artık klasik bir şey olduğunu düşündüğüm yer ve kişi isimleri detaylarına boğulmuş sıkıcı ilk üç sayfanın ardından hikayemiz tempo kazanmaya başlıyor. Öyle ki bu kez o ilk üç sayfayı anlayabilmek için dört beş kere başa döndüğümü söylemeliyim. Üzücü bir siyasi olayla başlayan hikayemiz tahmin ettiğimden hızlı bir şekilde okuyucuya intikal ediyor. Ne ara kitabı yarılayıp bitirdiğinizi fark edemiyorsunuz bile. Belki kimilerinizin yaşamadığı belki de hiç yaşayamayacağı bazı duyguları sanki yaşamışçasına hissettirebilen hikayeye sahip, sade ve anlaşılabilir bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Daha fazla uzatıp spoiler vermemek için kalan hislerimi kendime saklayıp finalde kitabın son cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker”