Bazen insanlar "bir finduğun içini" yalnız başlarına yiyemeyecek kadar mı salaklaşıyor, bu denli mi duygu yüklü oluyorlardı? Duygusallığın doruk noktasına yuva kuranlara âşık mı deniyordu? Yoksa aşk, salakların içine düştükleri bir tuzak, kendi başlarına ördükleri bir koza mıydı? Neyse ne! Yuvarlatılarak sokağa atılmış bir kağıt parçasına patlattığı voleyle, deminden beri kafasını kurcalayan ve kağıt top kılığına bürünmüş aşk havalandı, kendi etrafında döne döne süzüldükten sonra kolu kanadı kırılıp mecburi inişe geçti, yuvarlana yuvarlana, kaldırım kenarındaki sabunlu su birikintisinde meçhule doğru yelken açtı.