Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

372 syf.
5/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Pek çok davranışını onaylamadığım Benedict Bridgerton’un öyküsü..
Çocukluğumuzdan çok iyi bildiğimiz Külkedisi hikayesi ile başbaşayız! Kitap Kont Pendwood’un gayrimeşru kızı Sophie’yi çocukluğundan itibaren anlatarak başlıyor. Sophie’nin üvey annesi ve kardeşlerinden gördüğü zorbalık içler acısıydı. Okurken üzülmedim desem yalan olur. Tabi Külkedisi hikayesi de dahil olmak üzere kitabın anlattığı döneme baktığımızda erkek egemen bir toplum olduğunu biliyoruz. (Gerçi şimdi de pek farklı sayılmaz). Bu yalnız kalmış kızlar bulunduğu içler acısı konumdan kurtulamıyorlar. Çünkü, topluma göre evden ayrılsalar yapabilecekleri bir şey yok. Hikayeye göre kadınlar evde olmalı, döneme göre ise balolara katılarak (zengin olanlar) kendilerine uygun koca bulmalılar. Bu sebeple Sophie üvey anne ve kardeşlerinden kurtulduğunda hizmetçilik yapmak durumunda kaldı. 2 yıl kadar sonra Benedict ile yolları kesişti. Bir kere maskeli baloda karşılaştıkları için, tabi ki Benedict onu tanıyamadı. Birlikte geçirdikleri zaman zarfında (hala tanımadığı zaman aralığı) Benedict, Sophie’yi kendisi ile Londra’ya dönmesi için ikna etmeye çalıştı, gerekirse metresi olarak! Tek savunması ise ondan hoşlanması ve vaktinde maskeli balodaki kızı gördüğünde aynı duyguları hissetmiş olması. Ve onu Londra’ya beraberinde götürdükten sonra da açıkçası tacizvari davranışları devam etti.. Bu durum kitap içeriğinde en fazla sinirlerimi bozan kısım oldu demem yanlış olmaz. Son olarak Araminta, şimdiye kadar okuduğum en kötü üvey annelerdensin. Belki de en kötüsü! Ve Leydi Bridgerton, hapishanede yaptığın çıkışla gönlümde yer kazandın. Sen gerçek bir leydisin, Violet!
Son Söz Aşkın
Son Söz AşkınJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,315 okunma
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.