Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kızın biri arayıp, "Ölmek insanın canını çok yakar mı?" diye soruyor. Bak tatlım, diyorum, evet yakar ama, yaşamaya devam etmek çok daha fazla acıtır. "Sadece merak etmiştim" diyor. "Kardeşim geçen hafta intihar etti de." Bu kız, Fertility Hollis olmalı. Kardeşinin kaç yaşında olduğunu soruyorum. Sesimi elimden geldiğinde boğuklaştırıyor ve beni tanımamasını umuyorum. "Yirmi dört" diyor ama ağladığı falan yok. Hatta sesi üzgün bile gelmiyor. Sesini duymak bana onun ağzını hatırlatıyor; ağzı nefesini, nefesi de göğüslerini hatırlatıyor. Korintoslulara Birinci Mektup, Bap Altı, On Sekizinci Ayet: "Zinadan kaçın... zina eden kendi bedenine karşı günah işler." Neler hissettiğini anlat bana, diyorum yeni boğuk sesimle. "Zamanına karar veremiyorum" diyor. "Bahar sömestri bitmek üzere ve işimden gerçekten nefret ediyorum. Dairemin kira sözleşmesi bugün yarın sona erecek. Arabamın sigorta pullarının süresi gelecek hafta doluyor. Eğer kendimi öldüreceksem bundan iyi bir zaman olamazmış gibi geliyor bana." Yaşamak için bir sürü iyi sebep var, diyorum ve benden bir liste istememesi için dua ediyorum. Kardeşinin ölümünün üzüntüsünü seninle paylaşan kimse yok mu, diye soruyorum. Bu korkunç olayda sana destek olacak birisi, mesela kardeşinin eski bir dostu falan yok mu, diyorum. "Yok gibi." Kardeşinin mezarını ziyaret eden hiç kimse yok mu, diye soruyorum. "Hayır." Bir kişi bile yok mu, diye soruyorum. Senden başka kimse mezarına çiçek götürmüyor mu? Bir tek eski dost bile yok mu? "Yok." Onu etkilediğim çok açık. "Ha" diyor. "Bir dakika. Birisi var; ama çok tuhaf bir herif." Harika. Bana tuhaf dedi. "Tuhaf demekle ne kastettiğini soruyorum. "Şu topluca intihar eden mezhebi hatırlıyor musun?" diyor. "Yedi, sekiz sene önceydi. Kurdukları köydeki herkes kiliseye gidip zehir içmişti. Sonra FBI onları el ele tutuşmuş vaziyette yerde yatarken bulmuştu; hepsi ölmüştü. Bu herif bana onları hatırlattı. Acayip kıyafetleri yüzünden değil de, daha çok saçları yüzünden. Sanki gözleri kapalıyken kendi saçını kendisi kesmiş gibi duruyordu." On sene önceydi. Ve şu anda tek yapmak istediğim şey telefonu kapatmak. İkinci Tarihler, Bap Yirmi Bir, On Dokuzuncu Ayet: "... bağırsakları çıktı..." "Alo?" diyor. "Hâlâ hatta mısın?" Evet, diyorum. Başka ne gibi tuhaflıkları vardı? "Başka bir tuhaflığı yoktu" diyor. "Elinde kocaman bir çiçek demetiyle kardeşimin mezarının başındaydı." Bak işte gördün mü, diyorum. Böyle bir kriz anında kollarına koşman gereken sevgi dolu insan bu işte, diyorum. "Hiç sanmıyorum" diyor. Evli olup olmadığını soruyorum. "Hayır." Görüştüğü biri var mı? "Hayır." O zaman bu herifi tanımaya çalış diyorum. Bırak da ikinizin ortak kaybı sizi bir araya getirsin. Aşk hayatın için büyük bir atılım olabilir bu." "Hiç sanmıyorum" diyor. "Öncelikle bu adamı görmedin bile. Yani, ben hep kardeşimin homoseksüel olabileceğinden şüphelenmiştim ve elinde çiçeklerle bu herifi kardeşimin mezarının başında görünce şüphelenmekte haklı olduğumu anladım. Ayrıca, hiç de çekici değildi." Mersiyeler, Bap İki, On Birinci Ayet: "... ciğerim yere döküldü..." Peki ya saçlarına çekidüzen verirse, diye soruyorum. Ona yardım edebilirsin. Onu baştan yaratabilirsin. "Sanmıyorum" diyor. "Herif adamakıllı çirkin. Saç kesimi berbat ve favorileri neredeyse ağzına kadar iniyor. Gıdıları yokmuş veya elmacık kemikleri varmış gibi göstermek için kadınların makyaj yapması gibi erkeklerin de bir hatayı örtmek için sakal bırakması tarzında bir şey değil onunki. Bu herifin suratı hepten bozuk. Üstelik de ibne." Korintoslulara Birinci Mektup, Bap On Bir, On Dördünü Ayet: "Tabiat bile size öğretmiyor mu ki, erkeğin uzun saçlı olması kendisi için hürmetsizliktir?" Onun eşcinsel olduğuna dair elinde kanıt olmadığını söylüyorum. "Nasıl bir kanıt istiyorsun?" Kendisine sor, diyorum. Onunla tekrar görüşmeyecek misin? "Aslında" diyor, ona gelecek hafta mezarlıkta buluşmak için söz verdim ama bilemiyorum. Aslında niyetim yoktu. Ondan kurtulmak için söyledim bunu. Çok zavallı ve acınası görünüyordu. Mozolede bir saat boyunca beni takip etti." Yine de onunla buluşmak zorundasın, diyorum. Söz verdin. Zavallı kardeşin Trevor'u düşün. Biricik arkadaşından kaçtığını bilse Trevor senin hakkında ne düşünürdü? "Adını nereden biliyorsun?" diye soruyor. Kimin adını? "Kardeşim Trevor'un. Adını söyledin." Önce sen söylemiş olmalısın, diyorum. Bir dakika önce kendin söyledin. Trevor. Yirmi dört yaşında. Geçen hafta kendini öldürmüş. Homoseksüel. Bir ihtimal. Gizli bir âşığı vardı ve şu anda o kişinin senin omzuna yaslanıp ağlamaya ihtiyacı var. "Hepsini yakaladın demek? Sen iyi bir dinleyicisin" diyor. "Çok etkilendim. Tipin nasıl?" Çirkin, diyorum. İğrenç. Çirkin saçlar. Çirkin bir mazi. Görünüşümü beğeneceğini hiç sanmıyorum. Söz verdiğin gibi şu kardeşinin arkadaşıyla, belki de sevgilisi, dul eşiyle buluşacak mısın, diye soruyorum. "Bilmiyorum" diyor. "Belki. Eğer şimdi benim için bir şey yaparsan, belki o yaratıkla haftaya buluşurum." Unutma, diyorum. Birinin yalnızlığına son vermek için bir şansın var. Aşkına ölsesiye ihtiyacı olan bir adama sevgi ve yakınlık sunmak için mükemmel bir fırsat. "Siktir et aşkı" derken sesi benimki gibi kısıklaşıyor...
Sayfa 235Kitabı okudu
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.