Muhteşem bir absürt tiyatro örneği.
Samuel Beckett'ın Godot'u Beklerken'den sonra, bir daha absürt okuyamam, diyordum ama Ionesco'nun metaforları, eleştiri gücü, diyaloglardaki karakter sorgulatmaları ile oyuna bayıldım.
Herkesin her şeyi çok bildiği, en iyi bildiği bir zamanda ve mekanda bir kişinin değişmesiyle herkesin o büyük sancılı krizi yaşayıp değiştiği ve diğerlerinin de onları takip ettiği bir süreç anlatılıyor.
Etiketlenmemek, ötekileşmemek, yalnız kalmamak için insanın özünü değiştirmeye teslimini muhteşem bir metaforla anlatıyor yazar.
Konfor alanını terk edip yaşadığı sancıya rağmen kendi benliğini koruyan tek karakter ise, ironik bir şekilde, oyunda en fazla eleştirilen ve sorumsuz gibi görünen karakter oluyor.
Fikirlerin bu kadar çabuk değiştiği, influenced olma vakasının dalga dalga yayıldığı çağımızda şiddetle okunmasını tavsiye ediyorum.