Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

A Y Ş E G Ü L

192 syf.
·
Puan vermedi
Kitaba başlamadan önce bir durun. Cioran ve felsefesi hakkında kısa bir araştırma yapın. Eğer hala 'evet, gerçekten hazırım' diyebiliyorsanız başlayın derim. Kısa sürede okunabilecek, kolay hazmedilebilecek bir eser değil. Her sayfa, her cümle üzerinde durup bazen dakikalarca düşünmeyi gerektiriyor. Cioran mutsuzluğu seçmiş ve kanıksamış bir adam. Nietzsche gibi kendine bir çıkış kapısı da bulmamış. Ona göre bu hayata geliş sebebimiz bile mutlaka bir yerlerde bir günah işlemiş olmamız. Hiçbir şeyin anlamı yok. İnt*har etmemiz bile anlamsız. Çünkü hepimiz "palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteliyoruz." Bu sebeple "aşağılık birer kürek mahkumuyuz ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucanız." Satırlarca altını çizdiğim sayfa var kitapta. Okurken gözleriniz bazen okuduğunuzun şiddetinden yuvalarından çıkacakmış gibi oluyor. Yazara kızıyor hatta 'hadi canım, o kadar da değil, zavallı, ne yaşadı ki acaba' tarzında monologlarda buluyorsunuz kendinizi. Korku filmi sahnelerini aratmayan satırlar bir yandan şok edici, dehşete düşürücü iken diğer yandan ilginç bir şekilde haz da veriyor. Yani ben öyle hissettim. Kitabın sonlarına doğru yazara hak verdiğim yerler bile oldu. En ilginç bulduğum yerlerden biri Duanın Küstahlığı bölümünde Tanrıya dua etmeme gücü için yalvarırken aslında yine dua ediyor oluşu paradoksluğuydu. Pek çok farklı konuya ayrı metinlerde değindiği için durup dinlenip gücünüzü toplayıp okumaya devam edebilirsiniz. Okuyacak okurlara kolaylıklar dilerim.
Çürümenin Kitabı
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,3bin okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Çürümenin Kitabı
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran
7.8/10 · 10,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
408 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
İnsanların her şeyi yok ettiği, bir tek aşkın baki kaldığı bir gerçeklikte bir incir ağacının şahitliğinde yaşanan savaş, aşk, ölüm, kültür ve dostluk hikayesi... Kurgu 1974 yazı, 2000'lerin başı ve 2010'ların sonu paralelinde ilerliyor. Anlatıcı bazen incir ağacı bazen de üçüncü şahıs oluyor. Kıbrıs'ta içinde bir incir ağacının büyüdüğü tavernada Kıbrıslı Rum Kostas'la Kıbrıslı Türk Defne'nin gizli ve yasak aşkıyla başlıyor hikaye. Sonra Londra'ya uzanan bir acı, ayrılık, savaş ve umutla katmanlanıyor hikayemiz. Sadece insana değil; ağaçlara, bitkilere, kuşlara, böceklere, farelere hatta sivrisineklere dair o kadar ilginç ve muhteşem bilgi yer alıyor ki kitapta. İklim krizine, insanın doğaya yaşattığı bu büyük katliama da farkındalık yaratıyor yazar. Öte yandan gelenekler, görenekler, mutfak kültürü hatta batıl inançlara kadar o kadar saygı duymuş ki yazar, hiçbir tarafı kırıp dökmeden nazikçe dokunmuş herbirinin yüzyıllarca aktarılmış bu hazinelerine. Kitabın sonunda , ne vardı sadece sevmeyi becererek yaşayayabilseydi şu insanoğlu, dedim kendime. Yazarımızın kalemine sağlık.
Kayıp Ağaçlar Adası
Kayıp Ağaçlar AdasıElif Şafak · Doğan Kitap · 20231,507 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Yazarla tanışma kitabım oldu ama keşke daha önce tanıma fırsatım olsaymış dedim, diğer eserlerini de okumayı iple çekiyorum. @kaanmuratyanik 'ın dilinin zenginliği, anlatımının büyüsü, hikayeciliğinin akıcılığı, masallar, efsaneler ve mitlerden faydalanma gücü muhteşem. Kendinizi adeta o çağa, o ana ışınlanmış hissediyorsunuz. Bir Osmanlı kaptanının oğlu olan Kalender, Kırım seferinde tutulduğu esir kız Ustinya'ya kavuşmak için kendisinin dahi hayal edemeyeceği çılgınlıklar yapar. Fakat Ustinya müneccimbaşının emriyle götürüldükten sonra onu unutmak için babasının da arkadaşı olan Kristof Kolomb'un yeni dünya seferine katılır. Bu sefer kültürel, dini, toplumsal maceralarla dolu, tarifi zor, destansı bir yolculuktur. Romanın görünen yüzünün yanısıra alt metni de o kadar dolu ki... Kalender'in rüyalarında gördüğü kurbağa imgesinin babasının verdiği haritada ve esir bir kızın vatanının sembolü olarak karşısına çıkması romanın mistik yönüne güç katmış. Yine romanın sonunda Kalender'in Yunus peygamber misali bir balinanın karnında karaya ulaştırılması teolojik öğelerin edebiyatla harmanlanmasının muhteşem tadını oluşturuyor. 15. yüzyılda lezzetli bir dünya seferine şahitlik etmek istiyorsanız mutlaka okuyun. Yazarımızın kalemine sağlık.
Sular Üstünde Gökler Altında
Sular Üstünde Gökler AltındaKaan Murat Yanık · Ketebe Yayınları · 20231,389 okunma
Reklam
77 syf.
·
Puan vermedi
Zweig'in duygu durum çözümlemelerini yansıtan üç hikayeden oluşuyor. "Ay Işığı Sokağı"nda bir kadının tutkusu, pişmanlığı ve gururu yolunu kaybetmiş bir adamın şahitliğinde anlatılıyor. "Kadın ve Doğa" gerçek dünyadaki bir kadının bir adamın bilinçaltı ve düşlerindeki yansıması. Bu hikayedeki psikolojik tasvirlere bayıldım. "Leporella" ise bütün ömrü boyunca kadınlığını hatta insanlığını unutmuş, evlilik dışı dünyaya gelmiş bir hizmetçinin ev sahibi adama tutkulu, bağımlı ve kölelik derecesindeki bağlılığını malum sonla hikayeleştiriyor. Uzun durum analizleri, psikolojik tahliller, bilinçaltı betimlemeleri okumayı seviyorsanız Zweig severseniz.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 201867bin okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
İşçi sınıfına ait bir aile ve tarla işçiliğinden küçük esnaflığa geçen bir babanın kızının hatıralarından kaleme alınmış hayatı. Ernaux'un yazma serüvenini tüm şeffaflığıyla anlatmasını çok seviyorum. "Yokluklara ve mecburiyetlere katlanarak geçmiş bir hayatı anlatmak için ne sanatın tarafını tutmaya ne de sürükleyici ya da dokunaklı bir şey yapmaya çalışmaya hakkım var." diyor. Yani bize hafızasının en doğal, en yalın halini anlatmaya karar veriyor.
Babamın Yeri
Babamın YeriAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20222,264 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Muhteşem bir absürt tiyatro örneği. Samuel Beckett'ın Godot'u Beklerken'den sonra, bir daha absürt okuyamam, diyordum ama Ionesco'nun metaforları, eleştiri gücü, diyaloglardaki karakter sorgulatmaları ile oyuna bayıldım. Herkesin her şeyi çok bildiği, en iyi bildiği bir zamanda ve mekanda bir kişinin değişmesiyle herkesin o büyük sancılı krizi yaşayıp değiştiği ve diğerlerinin de onları takip ettiği bir süreç anlatılıyor. Etiketlenmemek, ötekileşmemek, yalnız kalmamak için insanın özünü değiştirmeye teslimini muhteşem bir metaforla anlatıyor yazar. Konfor alanını terk edip yaşadığı sancıya rağmen kendi benliğini koruyan tek karakter ise, ironik bir şekilde, oyunda en fazla eleştirilen ve sorumsuz gibi görünen karakter oluyor. Fikirlerin bu kadar çabuk değiştiği, influenced olma vakasının dalga dalga yayıldığı çağımızda şiddetle okunmasını tavsiye ediyorum.
Gergedan
GergedanEugene Ionesco · Yapı Kredi Yayınları · 202370 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Sevimli ve hoş sohbet bir çocuk olan Nefes'in dünyasında üç neslin iç içe geçmiş sıcacık hikayesiyle başlıyor seri. Hayatın tam içinden ve kendimizden o kadar çok şey buluyoruz ki... Taze bir simit kokusunun anımsattığı geniş aile kahvaltıları, begonyalı, küçük, eski balkonların arasında kurulan güzel komşuluklar, sadece bedenimizi ısıtmak için değil hatıralarının da ruhumuzu ısıttığı nineden toruna örülen yelekler, patikler, su gibi gidip gelsin diye yolcunun ardından döktüğümüz sular... Hepsi o kadar biz ki... Okurken güldüren, güldürürken öğreten, öğretirken düşündüren çok tatlı bir seri olmuş. Yazarımız
Rezzan
Rezzan
nin eline, emeğine sağlık.
Yelekler Arası - Hayat Dediğin 1
Yelekler Arası - Hayat Dediğin 1Saniye Bencik Kangal · Kronik Kitap · 202443 okunma
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.