Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kendini Yöneten Konuşma: Aklın Sesi
Davranışlarımızı engelleyebilme, bireysel farkındalığımız, geçmiş ve geleceğe yönelik algımız dışında bir başka beceri de, kendi kendimizle konuşma yeteneğimizdir. Dr. Bronowski, diğerleriyle iletişim kurma konusunda diğer bütün türlere göre, sadece insanın sözel dil kullanma yeteneğine sahip olduğunu vurgular. Bu yeteneği geliştirmeye çocukluk döneminde başlarız. Bu konuşma gelişimi, bebeklikten anaokulu yıllarına kadar oyun sırasında, kendi kendileriyle yüksek sesle konuşma şeklinde iken, ilkokul yıllarında daha düşük tonda (başkalarının duyamayacağı şekilde) konuşma haline gelir. Konuşma gelişimi kendini yöneten bir düzeye geldiğinde, kimse onların kendileriyle konuştuğunu fark etmez. Buna içsel konuşma adı verilir. İçsel konuşma, dördüncü yürütücü işlev olarak, davranışlarımızı kontrol etmemizi sağlar. İçsel konuşmanın, davranışlarımız üzerindeki etkileri oldukça dikkat çekicidir. Diğerleriyle ve kendi kendimize yaptığımız konuşmalar daha sonra içselleşir ve yönlendirmelerimiz ve yönergelerimizle şekillenirler. Davranışlarımızı şekillendiren ve onu kontrol eden, sadece dünya hakkında görüşlerimizi konuşmak değildir, bunu sağlayan kendi (öz) yönergelerimizdir. Bu yönergeler giderek davranışlarımıza rehberlik eder ve çevremizde meydana gelen acil olaylar karşısında, kontrolü ele alırlar. Sonuçta, İçsel konuşma, plan ve hedeflerimiz doğrultusunda kalmamıza yardımcı olurken, aynı zamanda yeni bir görevle karşılaştığımızda, bununla ilgili geçmiş deneyimleri de kullanarak takip edeceğimiz yeni yönergeler belirlememize ve daha başarılı işler yapmamıza fırsat verir. Özellikle, mevcut olumsuz durumu atlatmamız, sıkıcı ve zor olabilecek yeni hedeflere ulaşmamız ve uzun vadeli büyük ödülü elde edebilmemiz (ertelenmiş haz) için, bize yol gösterir. Psikologlar, içsel konuşmayla yönetilen davranışa, kurala dayalı davranış adını verirler. Gelecekle ilgili planlar yapıp, hedeflerimizi belirlediğimizde, davranışlarımızı, bu plan ve hedeflere göre sürdürürüz, bunu devam ettirmek için sık sık kurala dayalı davranışı kullanırız. Şimdiye kadar tartışılan bu dört yürütücü işlev, büyük ölçüde özgür irademizin temelini oluşturur. Genellikle, kurala dayalı davranışlarımızı ve diğer türlerin davranışlarını denetleyen özgür iradenin olduğunu kabul ediyoruz. Davranışlarımızı; kuralların, yönergelerin, planların ve hedeflerin kontrolü altında şekillendirebiliriz böylece geçmişe dair algımız, davranışlarımızı yönlendirir, aynı durum geleceğe yönelik algımız için de geçerlidir. DEHB ile ilgili güncel araştırmalar, bu dört yürütücü işlev içinde, içsel konuşma ve kurala dayalı davranışın da, DEHB'li bireylerde yetersiz olduğunu göstermektedir. Bu da, DEHB'li çocukların, akranlarına göre neden daha fazla konuştuklarını açıklar-konuşmaları daha az içselleştirilmiş ve onlara özgüdür. Ayrıca, yaptığımız klinik çalışma sonuçlarının yanında, çok sayıda ebeveyn ve öğretmen tarafından bildirilmiş raporlara göre, bu çocukların otokontrolü sağlamada dili ve kurallarını kullanma sorunları olduğu da görülmektedir.
Sayfa 60 - Palme yayıneviKitabı okuyor
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.