Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Allah'ın boyasına bak. Kim, Allah'tan daha güzel boya vurabilir ki? İşte biz O'na ibadet edenleriz. (Bakara 138)
·
2 artı 1'leme
·
1.777 görüntüleme
Saliha okurunun profil resmi
O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca "ol!" der, o da hemen oluverir. Bakara 117
⁠✧ミ MEŞGUF 彡 okurunun profil resmi
Alimler, "Allahın boyası" ifadesiyle neyin murad edildiği hususunda şu farklı görüşleri ileri sürmüşlerdir: a) "Allah'ın dini" manasınadır. Böyle diyenler, Allahü teâlâ'nın, dinini Sıbgatullah" diye isimlendirmesi hususunda şu delilleri ileri sürmüşlerdir: 1) Hristiyanlar, çocuklarını "vaftiz" dedikleri sarı bir suya batırıyor ve bunun o çocukları manen temizlediğini söylüyorlardı. Onlardan biri çocuğunu vaftiz ettirince: "İşte şu anda bu, hristiyan oldu" derdi. Bundan dolayı Cenâb-ı Hak, "Onların boyasını değil, Allah'ın boyasını isteyiniz" demiştir. Allah'ın boyası da din ve İslâm'dır."Sıbgâ" lâfzının, "din" manasına kullanılmasının sebebi "müşâkele" yoludur. Nitekim sen ağaç dikmekte olan kimseye cömertliği öğütleme kasdı ile, devamlı cömertlik yapan bir adama işaret ederek: "Falanca adamın ağaç dikişi gibi (cömert oluşu gibi) ağaç dik (cömert ol)" dersin. Bunun bir benzeri de Allahü teâlâ'nın: "(Münafıklar) "Biz ancak istihza etmekteyiz" (dediler). Halbuki Allah da onlarla istihza ediyor (yani istihzalarını cezalandırır)" (Bakara, 14-15); "(Onlar)-Allah'a hile yaparlar. Halbuki Allah onlara hile yapar (yani hilelerine ceza verir) (Nisa, 142); "Onlar hile yaptılar, Allah da hile yaptı (Yani onların hilelerine karşılık ceza verdi) (Âl-i İmran, 54); "Kötülüğün cezası aynısı ile kötülüktür (yani ona denk bir cezadır)" (şûra, 40); ve "Eğer siz bizimle alay ederseniz, biz de sizinle alay ederiz (yani onun cezasını veririz)" (Hûd, 36) ayetleridir. 2) Yahudiler evlâdlarını Yahudilik ile, hristiyanlar da Hristiyanlıkla boyuyorlardı. Yani bu din o çocukların kalblerinde iyice yer etsin diye, onları kendi dinlerine sokup adetâ onunla onları Doyuyorlardı. Bu izah Katâde'den rivayet edilmiştir. İbnu'l-Enbâri şöyle demiştir: "Falanca falancayı, falanca şeyde boyuyor" denir. Bunun manası, boya elbiseden nasıl ayrılmaz, onunla birlikte kalırsa, "O adam, o falancayı o işe sokuyor ve ondan ayrılamaz hale getiriyor" demektir. Sa'leb şöyle şiir nakletmiştir: "Seni bir kimse şerre sokmadığı zaman, şerri bırak ve çekinerek kurtuluşa er." 3) Din, "boya" olarak isimlendirilmiştir; çünkü dinin görünüşü temizlik ve namaz gibi alâmetlerin müşahede edilmesiyle ortaya çıkar. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: "Secde izinden olan alâmetleri onların yüzündedir" (Feth; 29). 4) Kadî şöyle demiştir: "kelimesi, diye başlayan 136. ayete bağlıdır. Cenâb-ı Hak onlardan meydana gelen bu imanı, hiss-i selim sahibi olan bir kimse nezdinde renkler arasındaki fark nasıl hemen anlaşılıyorsa, bunun gibi, Allah'ın seçmiş olduğu bu din ile bâtıla tutunmuş olan kimsenin seçmiş olduğu din arasında da, apaçık bir farkın bulunduğunu ifâde etmek için, "Allah'ın boyası" olarak vasfetmiştir." b) "Allah'ın boyası" O'nun yaratışıdır. Bu Cenâb-ı Hakk'ın tıpkı şu ayetine benzer: insanları yaratmış olduğu fıtratına., (yönel). Allah'ın yaratmasında hiçbir değişme yoktur!" (Rûm, 30). Buna göre mana şöyle olmaktadır. Terkibi ve bünyesi itibarıyla insan, acz ve ihtiyaç içindedir. Onun sonradan yaratıldığına ve bir yaratıcıya muhtaç olduğuna delâlet eden bu alâmet ve izler, onun için bir boya ve ayrılmaz bir mühür, nişan gibidir.. Kadî, şöyle demiştir: "Cenâb-ı Hakk'ın, sözünü "fıtrat" mânasına hamleden kimse, mana itibarıyla, ifâdesinin "din" olduğunu söyleyen kimseye yaklaşmıştır. Çünkü müslümanların emrolunmuş olduğu "fıtrat", aklî ve serî delillerin iktiza ettiği şeydir ki, bu da "din" dir. Fakat, "din" daha açık ve nettir; çünkü, daha önce açıklamış olduğumuz üzere burada murad, "Deyiniz ki biz Allah'a... iman ettik" ayetinde kendilerini niteledikleri şeydir.. Cenâb-ı Hak bu hususta sanki şöyle söylemiştir: "Size, kendisine sarılmanızı emrettiğim ve kendisinden faydalanmanızı zorunlu tuttuğum bu din, hem dinen, hem de dünya yönüyle galib ve üstün gelecektir; tıpkı boyanın güzelliğinin kendini göstermesi gibi..." Söz zikrettiğimiz bu mânaya hamledildiği zaman, Cenâb-ı Hakk'ın bu sözü, "Çocuklarının vaftizi esnasında boya kullanmak şeklinde carî olan yahudi ve hristiyan geleneği itibarıyla söylemiştir" diyen kimsenin bu sözünün bir yeri ve mânası kalmaz. Çünkü söz, izahların en güzeline hamledilince, onun dışındakileri zikretmekte bir fayda bulunmaz. Biz yine, müfessirlerin bu husustaki görüşlerini anlatmaya devam edelim: c) "Allah'ın boyası" sünnet olmak demektir. Sünnet olmak bir temizlenmedir. Hristiyanlara mahsus olan vaftiz, nasıl onlar için bir temizlenme ise, sünnet olmak da müslümanlar için bir temizlenmedir. Bu görüş Ebu'l-Âliye'den rivayet edilmiştir. d) Esamm'dan rivayet edildiğine göre, "Allah'ın hüccet ve delili" demektir. Ebû Ubeyde'den rivayet edildiğine göreyse, onun "Allah'ın kanunu", "Sünnetutlâh" olduğu söylenmiştir. En güzel görüş, birinci görüştür. Allah en iyi bilendir. İkinci Mesele (......) kelimesinin mansûb olması hususunda birkaç görüş vardır: 1) Bu kelime, (......) kelimesinden bedel olup, onu tefsir etmektedir. 2) "Allah'ın boyasına tâbi olunuz, " demektir. 3) Sîbeveyh'in görüşüdür. Buna göre, bu kelime te'kîd edici bir masdar olduğu için, (Bakara, 136) lâfzından ötürü mansub olmuştur. Nitekim, (Nisa. 122)ayeti de kendisinden önceki ifâdeden dolayı mansub olmaktadır. Cenâb-ı Hakk'ın, "Boyaması Allah'ınkinden daha güzel olan kim vardır?" kavline gelince, bundan maksat Allah'ın kullarını iman ile boyamak ve onları küfrün pisliklerinden temizlemektir. Bu itibarla, O'nun boyamasından daha güzel bir boya olamaz!. Cenâb-ı Hakk'ın, "Biz Ona ibâdet ediciyiz" kavline gelince, bu hususta Keşşaf sahibi şöyle demiştir: Bu, sözüne atfedilmiştir. Bu, ifâdesinin, buyruğundan bedel olduğunu; veya, "Allah'ın boyasına yapışınız!" anlamında olmak üzere, "iğra" olarak mansub olduğunu iddia eden kimsenin sözünü reddeder; çünkü bu durumda nazmın tertibi bozulur. ifâdesinin te'kîd edici masdar olması bakımından mansûb olduğunu söyleyen ise, Sîbeveyh idi.. Görüş, Hüzâm'ın söylediğidir.. -Fahreddin razı-
Saliha okurunun profil resmi
Ayet derin bir şekilde açıklanmış oldu, teşekkür ediyorum 🤲😇
Susân A. okurunun profil resmi
MaşaAllah, ne güzeller..🩷
Saliha okurunun profil resmi
Evet çok güzeller🤍😇
BEYZA ♕︎ okurunun profil resmi
Allah'ın mucizeleri karşısında hayrete düşmemek elde değil 💜🧡
Saliha okurunun profil resmi
Kesinlikle 🤍🌼
Nur okurunun profil resmi
Şu renklerin güzelliği Maşallah ❤️
Saliha okurunun profil resmi
Evet hayranlık verici, maşallah 🤍😇
⁠✧ミ MEŞGUF 彡 okurunun profil resmi
İsrailoğulları: “Ey Mûsa! Rabbin boya yapar mı?" diye sorunca, Hazret-i Mûsa: “Allah'tan korkunuz" bcevabını verdi. Bunun üzerine yüce Allah: “Ey Mûsa! Onlar, "Rabbin boyar mı?" diye soruyorlar, onlara: “Evet boyar" de. Ben, bütün renkleri boyarım. Kırmızı, beyaz, siyah hepsi de benim boyamamladır" buyurdu." Bu konuda Yüce Allah Peygamberine: “Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)" âyetini indirdi. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, el-Azame'de İbn Abbâs'tan aynı hadisi mevkuf olarak naklettiler. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde der ki: Yahudiler çocuklarını Yahudi boyasıyla ve Hıristiyanlar çocuklarını (vaftiz ederek) boyuyorlardı. Allah'ın boyası ise İslam'dır. Allah'ın İslam boyasından daha güzeli ve temizi yoktur. İslam, Allah'ın Hazret-i Nûh'u ve ondan sonra gelen peygamberleri kendisiyle gönderdiği dindir."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.