Tiyatro izlemeyi mi? Okumayı mı? Dıye sorsam, izlemeyi dersınız eminim, izlemek kadar okumak da hele kı ruhen yorgunken dinlenmk için keyıfli bir mola oluyor, bide sevdiğiniz. Yazarın kalemındense
Değmeyin keyfime diyorum..
Biraz yazarı yazalım kısacık oyundanbahsedelim mi? Hadi gelin benimle..
Thomas Bernhard 'ın dili kendine özgü bir gerçekçilik içerir. Yirminci yüzyılın toplumsal ve bireysel deneyimleri maraz, acı ve sağlıksız sonuçlar gösterdiğinden, yazarlar çağdaş mitosu bu acı sonuçlarda görmüşlerdir.
Tiyatrocu adlı oyununu, hasta olarak gittiği bir sanatoryumda kaleme aldı..
Sanatoryumun havası genellikle yazarları karamsar ve romantik bir eğilime sokar. Nitekim,
Thomas Mann, 1912yılında karısını Davos'taki sanatoryuma götürdüğünde, oranın havasından esinlendiği (Büyülü Dağ) yazmıştı. Oysa Bernhard'ın bu oyunu ne karamsar, ne de romantiktir..
Yazar, kendine, kişilere ve olaylara uzaktan ve soğukkanlılıkla bakıyor. Çünkü 1931 doğumlu Bernhard'ın tüm yaşamı yalnızlık, soğukluk, kuşku ve terkedilmişlik içinde geçmiştir. Küçük yaşta öksüz kalmış, sa vaşın acısını yaşamış ve ölümcül hastalığı ile yıllarca savaşmış ve sonunda ona yenik düşmüştür..
Böyle bir insanın maraz ve romantik bir yanı olması gerekirken, o buruk gülümsemesini eksik etmemiş, oyun ki şilerinin en çekil mezine bile anlayışla, hoşgörüyle yaklaşmıştır Çünkü o tüm yaşamında insanları çok yakından gözlemlemiş ve onlarıı iyi ve kötü yanlarıyla değerlendirmiştir. O da, Thomas Mann gibi, kendi kimliğini aile düzeni içinde . bulmayı denemiştir..
Ancak babasını hiç bilmeyen öksüz bir çocuk olarak büyÜdüğü için, oyunlarında, aile yaşamındaki babaları buruk bir mizah anlayışı ile işlemiştir. Tiyatrocu'nun oyun başka isi Bruscon da bu babalardan biridir.
Bemhard'ın sevdiklerinin başında Novalis, Trakl, Büchner, Kafka gibi yazarlar gelir. Bunların hepsi de çok az yaşadılar: Novalis 28 yaşında öldü, Trakl 27 yaşında kendi canına kı ydı, Büchnrr 23 yaşında tifüsten öldü, Kafk a da 40 yaşında veremden ...
Thomas Bernhard 'ın geride bıraktığı vasiyetnamesi de ilginçtir: Hayattayken Avusturya'da oynamasına izin ver diği oyunlar ve yayınlanmasını kabul ettiği kitapları dı şında, Avusturya'da yetmiş yıl süreyle hiçbir oyunun sahnelenmesini, hiçbir kitabının yayınlanmasına izin vermemiştir. Bu duruma göre, onun yapıtları, ancak 2059 yılında gün ışığına çıkacak..
Yazarın bu garip son isteğinin altında vatanı olan Avusturya'ya olan kırgınlığı yatıyor.
Yakın dostu ve onun bazı oyunlar ı nın yönet m eni olan ünlü Claus Peymann'a göre, bu davranışında, Avusturya'da ona başlarda iyi davranılmamış oluşu ile ona karşı açılan da valar rol oynuyor. Hatta bir keresinde bir Avusturyalı po litikacı, Bernhard'ın yerinin tımarhane olduğunu söyle miştir. Yazarın yapıtlarında Avusturya eleştirisi bir hayli yer tutar;
Avusturyalı yazar
Thomas Bernhard , Tiyatrocu adlı bu oyununda, bir zamanlar çok sevilen ancak yaşlanınca unutulan bir aktörün son dönemdeki hırçınlıklarını, çelişkilerini anlatıyor.
Aslında, Aktör Brucson'un kişiliğinde çağdaş insanın sıkışmışlığı, umarsızlığı anlatılmakta.kıtapda