Ebu Sa'ld Bahadır Han'ın babası Olcaytu Han son zamanlarında rahatsızlanmış ve son olarak da ağır bir ishal rahatsızlığı neticesinde ölmüştü. İşte Taceddin Ali Şah, aynı zamanda hükümdarın tabibi de olan Reşîdüddin'nin yanlış ilaç kullanarak sultanı kasten öldürdüğünü ifade etmişti. Ebu Sa'id Bahadır Han böylesine ağır bir suçlamaya kayıtsız kalmamış ve Reşidüddin'i Emir Çoban'a sorgulatmıştı. Neticede Reşidüddin hakkında idam kararı çıkmıştı. Reşidüddin 8 Cemaziyyelewel 718 yani 18 Temmuz 1318 tarihinde oğlu İzzeddin İbrahim ile birlikte idam edilmişti. Küçük yaşta olan ve kendisinden yaşça ve tecrübece üstün olan bürokratlarının vesayetinden de kurtulma planları yapan Ebu Sa'id'in Reşidüddin gibi birikimli ve tecrübeli bir bilim ve devlet adamını bu kadar kolay gözden çıkarması bu çerçevede değerlendirilmelidir. Malları yağmalanan Reşidüddin, Tebriz yakınlarında kendi yaptırdığı Rab-i Reşidî mahallesindeki türbesine gömüldü. Reşidüddin'in ölümü sadece İlhanlıların önemli bir bürokratını kaybetmeleri anlamına gelmiyordu. Yakın Doğu kültürü eşsiz bir şahsiyetini kaybetmişti. İlhanlı tarihinin en önemli simalarından olan Reşidüddin sadece bir hakim ve vezir değildi. İlhanlıların Yakın Doğu yerleşik kültürleriyle uyum sürecinin temel isimlerindendi. Pek çok konu ile ilgilenen Reşidüddin'in yüksek kapasiteli biri olduğu ortaya koyduğu eserlerde net bir biçimde görülmektedir. O, 28 sene İlhanlı devletine vezirlik yapmış üç sultana hizmet etmişti. Oldukça zengin olan Reşidüddin, İlhanlı coğrafyasında pek çok boş araziyi tarıma açmış ve işler duruma getirmişti. En önemli eseri de hiç şüphesiz büyük bir hayır ve eğitim merkezi olan Rab-i Reş!di'ydi. Vakıfnameden de anlaşıldığına göre Reşldüddin çok varlıklı biriydi. Öldüğünde 37.500 000 dinar değerinde nakdi serveti vardı.