Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Merkez'in mimari biliminin sembolizmi şu şekilde ifade edilebilir: 1. Kutsal Dağ -ki burada Gök ve Yer buluşur- Dünya'nın merkezindedir; 2. Her tapınak ya da saray -bunun uzantısı olan her kutsal şehir ya da kraliyet ikamet yeri- bir "kutsal dağ"dır ve böylece merkez olur; 3. Bir Axis Mondis (Latince: Dünyanın Ekseni) olduğuna göre, Kutsal kent ya da tapınak Gök, Yer ve Cehennemin kesişme noktası olarak kabul edilir.
·
8 görüntüleme
Alonso Quijano okurunun profil resmi
1) Hint inançlarına göre Meru dağı dünyanın merkezinde yükselir ve üstünde kutup yıldızı parlar. Ural-Altay halkları merkezi bir dağı kabul ederler: Tepesinde kutup yıldızının asılı olduğu Sumeru. İran inançlarına göre, kutsal dağ Haraberezaiti (Elburz) Dünya'nın ortasındadır ve Göğe bağlıdır." Siam'ın kuzeyinde, Laos'daki Budist toplumları Zinnalo dağını dünyanın merkezi olarak kabul ederler. Edda'da, Himingbjörg isminin de belirttiği gibi "göksel bir dağ"dır; yani gökkuşağı (Bifröst) göklerin kubbesine ulaşır. Buna benzer inançlara Finlandiyalılarda, Japonlarda, vs. da rastlarız.
Alonso Quijano okurunun profil resmi
2) Babil kutsal tapınaklarının ve kulelerinin isimleri bile kozmik dağa benzetildiklerini gösteriyor: "Evin Dağı", "Bütün toprakların Dağı'nın Ev'i", "Fırtınalar Dağı", "Gök ve Yer arasındaki Bağ", vs. Gudea kralı döneminden kalma bir silindirde "(kralın) inşa ettiği (tanrının) odası tıpatıp kozmik dağa benziyordu" diye yazar. Her Doğu kenti dünyanın merkezinde bulunuyordu. Babil bir Bâb-ilâni'ydi, yani "tanrıların kapısı"ydı, çünkü tanrılar oradan yeryüzüne iniyorlardı. Mükemmel Çin hükümdarının başkentinde, güneş saatinin mili yaz gündönümünde öğlen vakti gölge göstermemeliydi. Gerçekten de, öyle bir başkent Evrenin Merkezinde yer alır, mucizevi Ağaç "Dikili Tahta"nın (kien-mu) yakınında, üç kozmik alan kesişir: Gök, Yer ve Cehennem. Barabadur tapınağının kendisi de Kozmos'un bir imgesidir ve yapay bir dağ gibi inşa edilmiştir (tıpkı ziggurat'lar gibi). Onu tırmanırken hacılar Dünyanın Merkezine yaklaşırlar ve üst kısmında dindışı, heterojen mekanı aşkınlaştırarak ve "saf bir bölgeye" girerek bir düzey kırılması gerçekleştirirler. Aziz kentler ve yerler kozmik dağların tepelerine benzetilir. Bu yüzden Kudüs ve Sion Tufan'da su altında kalmadılar. Diğer yandan, İslâm geleneğine göre dünyanın en yüksek yeri Kabe'dir, çünkü "kutup yıldızı onun Göğün merkezinin karşısında olduğunu gösterir."
Alonso Quijano okurunun profil resmi
3) Kozmosun merkezindeki konumlarından dolayı kutsal tapınak ve kent üç kozmik bölgenin -Gök, Yer ve Cehennem- her zaman buluştuğu noktadır. "Dur-an-ki", "Gök ile yer arasındaki bağ", Nippur, Larsa ve muhtemelen Sippar tapınaklarının adıydı. Babil'in bir sürü adı vardı ki, bunlardan ikisi "Göğün ve yerin temelinin evi", "gökle yer arasındaki bağ"dır. Ama, Yerle altı arasındaki bağlantı her zaman Babil'de gerçekleşir, çünkü şehir bâb-apsî, yani "apsû Kapısı"nın üzerine inşa edilmişti; apû Yaratılış öncesi Kaos'un suları anlamındadır. Aynı geleneği İbranilerde de bulmaktayız. Kudüs'ün kayası yer altı sularının derinliklerine kadar (tehom) iniyordu. Mishna'da, Tapınak'ın tam tehôm'un (apsû'nun İbrani karşılığı) üstünde bulunduğu söylenir. Tıpkı Babil'de olduğu gibi vardı, Kudüs Tapınağı'nın kayasında da "tehôm'un ağzı"nı teşkil eden "apsû kapısı" vardı. Hint-Avrupa dünyasında da benzer görüşlerle karşılaşırız. Romalılarda örneğin mundus -yani bir kentin kurulacağı yerin etrafına eşilen iz- alt bölgelerle dünya arasında kesişme noktasını oluşturur. "Mundus açıldığında, cehennemin mahzun ilahlarının kapısı açılmış demektir" der Varron. Eski İtalyan tapınağı üst (tanrısal) dünyaların, yer ve yeraltı dünyalarının kesiştiği alandı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.