“Gözleri yaşla doldu, acıdan ziyade şefkatten harap, karısına yaklaştı. Yastığın üzerinde, cinsini bilmediği bir maden gibi külçelenen saçlarını yavaşça öptü, sonra onu rahatsız etmek korkusuyla geriye, yatağın öbür ucuna çekildi ve tıpkı inine çekilmiş yaralı bir hayvan gibi, hiç kıpırdamadan orda kıvrılıp kaldı..”