Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Geçenlerde yazdığım kısa hikaye... Umarım beğenirsiniz
SEVGİ EMEKTİR Benim adım ‘altın’. Dünyanın en değerli madenlerinden biriyim. Tarihin çeşitli dönemlerinde süs eşyası ve para olarak kullanılmak gibi birçok farklı alanlarda kullanıldım. İnsanlar beni daha çok aralarındaki sevgi bağının bir sembolü olarak gördüler ve beni değerli kıldılar. Kendi adıma üzülmeme sebebiyet veren şey ise üretilme sürecimde çevre kirliliğine, orman kıyımlarına ve ganimet olarak kullanılmak üzere savaşlara teşne yapılmamdır. Fakat ben kendimi her zaman aşk ve sevgi gibi yüce hasletlerin bir sembolü olarak gördüm. Çünkü her zaman en çok aşka ve sevgiye yakıştığımı düşündüm. Bunun için layık olduğum yer aşıkların beğenisine sunulmak üzere kuyumcu esnaflarının vitrinleridir. Afrikalı, Asyalı gariban gençlerin ellerindeki emektir, alın teridir beni ayıran. Emeğin aşkla, sevgiyle yüceldiği yerden çıkarım yeryüzüne. Derin kazılar yapılır bana ulaşmak için. Çünkü yeraltının saklı cevheriyim. Bağrımda yeryüzünde neşet etsin diye nice potansiyeller barındırırım. Bazen büyük kaya parçalarının içinde saklanırım; işçiler kepçelerle koparırlar kayaları ve mikserlerde öğütüldükten sonra farklı maddelerin elenmesiyle nihayet gün yüzüne çıkarım. Benim yolculuğum sevgiye ve aşka değer katmak üzerine çıkılan bir yolculuktur. Günlerden bir gün ustam ilkin beni zihninde canlandırdı. Fikir olarak vardım, henüz hayat kazanmamıştım. Ruhum vardı fakat bedenlenmemiştim. Ustam beni el yordamıyla çizdi, sonra hakkımda hangi renk ve ayarda işleneceğime karar verdi. Hüküm verilmişti; ustamın emek kokan ellerinde hayat bulacaktım, en sonunda ise aşıkların parmaklarında simgeleşecektim. Şimdiden büyük bir heyecanla şekillendirilmeyi ve işlenmeyi bekliyordum. Ustam gerekli karışımları hazırladıktan sonra beni eritti. Aşk için erimek lazımdı doğal olarak, canım yansa da acıyı sineye çektim, ustama güvenim tamdı. Sonra düz bir kalıba döktü beni, preslerden geçerek yassı bir hal adım. Daha önce hiç bu kadar küçülmediğimi ve neredeyse hayatımdan olacağımı düşündüm. Neyse ki emin ellerdeydim. Enim, kalınlığım, ağırlığım ve şeklim ustam tarafından ayarlandı; büküldüm ve kaynaştırıldım. Şimdi oldukça mutluydum. Varlığımın doruk noktasına ulaştığını düşündüğüm sırada beni temizlenmek üzere torna tezgahına verdi ustam. Orada da başım bir güzel döndükten sonra üzerime desenler işlenmek üzere lazer makinesine teslim edildim. Şimdi ayrı bir cezbediciliğim oldu diye düşündüm. Ustam çok yorulmuştu, onun emeğine ve sabrına hayran kalmıştım. Tam ‘Ben artık oldum’ dediğim sırada ustam üzerime pırlanta bir taş kondurdu. Pırlanta taşı da benim gibi birçok zorlu üretim aşamalarından geçiyordu. Süper bir ikili olduğumuzu düşündüm. Güzelliğimin kemale erdiğini artık iyice hisseder olmuştum. Artık ‘acaba hangi çifte kumrunun süsü olacağım’ diye derinden düşüncelere daldım. Ustam son bir hamle ile beni parlattı ve cilaladı. Kendimi dupduru ve özel hissediyordum. Artık birçok yorucu, sevgi ve emek gerektiren işlemin ardından vitrinlere konulmak üzere hazırdım. Yolculuğumdaki anlamın zirve yaptığı zaman 14 Şubat Sevgililer Günü oldu. Çarşıda bir kuyumcuda sessiz ve sakin bir şekilde caddeden geçenlere baktığım sırada dükkana yeni evlenecek olan bir çift girdi. Yüzlerce çeşit model alyansın yer aldığı vitrinde beni tercih ettiler. Şimdi gerçekten dünyanın en bahtiyar alyansı olduğumu düşündüm. Usta ellerde emekle, sabırla, aşkla hayat buldum ve artık bundan sonra da sonsuza kadar sevgiye hizmet edecektim. İçimden ‘’Umarım bu çifte kumrular da, ustamın benim üzerime büyük bir sabır ve ihtimamla eğildiği gibi sevgi ile birbirlerine eğilirler ve bir ömür boyu mutlu olurlar’ diye düşündüm.
·
1 artı 1'leme
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.