Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

300 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Hayatın Çocukları..
“Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanmayacaklara.” Oğuz ATAY Hep böyle oldu. Hep böyle oluyor.. yarım kalmışlara ağlanan bir kitap okuduğumda hissettiğim bu boşluk hissi. Nasip oldu tanıştık Buket Uzuner Hanımla. Kitabın konusu mu ? Ben, sen, o, biz, onlar yani herbirimiz… Hepimiz kendi zamanımızı yaşıyoruz. Aynı hayatı, farklı kara parçalarında,birbirine hiç benzemeyen, parmak izi kadar birbirinden ayrı olan insanlarla ama yine de aynı duygularla. Severek, sevilmeyerek bağlanarak, terk edilerek, el üstünde tutularak, görmezden gelinerek… Anneler, babalar, boşananlar, arafta kalan çocuklar, sevgililer, özlenenler, hasret çekilenler, özenle uzak durulanlar en yakınken en uzak olunanlar…. kostüm çok beğen beğen geçir üzerine. Hem zaten değil midir ki hayat, iyi kurgulanmış bir tiyatro sahnesidir. Kiminde başrolüz kendi yaşam senaryomuzda, kiminde figüranlık bile çok görülür bize.. hem hep suç bizde değil ya… bazen de yazan kötü yazmış senaryoyu, suflecinin aklı bir karış havada doğaçlama yapacaz bişeyler artık…..Önemli olan “ne oyuncu be adeta yaşıyor” dedirtmek değil midir. Oynamak, yaşamak, yaşamak, biteviye yaşamak inadına yaşamak… Bazen anlamakta zorluk çekiyorum hangisi ben diye. Uyuyup uyanan, yemek yiyen, sabah kalkıp işe giden, çöpleri atan, atm sırası bekleyen, faturaları ödeyen kirlileri makineye atan, trafikte küfür eden ben mi gerçek ben yoksa bir kitaba gömülüp karakterlerle kendini özdeşleştiren, bir şarkıda kaybolup hayallere dalan, düşünceleri ile hesaplaşan birinin gönlünde taht kurmaya çalışan ben mi gerçek ben???? Üç evreye bölünmüş zamanın daha şu satırları yazarken bile boyut değiştirmesi. Geçmiş,şimdi ve gelecek. Hayatın ileriye doğru yaşanması ve ancak geriye doğru anlaşılması… bir gün bitecek bu şatafat siyah ekran beyaz fon The End… Bir kaç güzel anı kırıntısına muhtaç sefil hayatlar. Artık otuzlar geride kaldı. Hayat kaçıyormuş ve ben onu yakalayamıyormuşum hissi. Beklemek beklemek beklemek. Ey Godot nerdeysen gel artık… Beckett’in hepimize şakası.. Ne anlatıyordum ha Roman demi. Buket Uzuner’in kucağına sen buna iyi bakarsın artık deyip bırakılıp kaçılmış bir yaşam öyküsü. Anneler, babalar, sevgililer,çocuklar ve diğerleri. Hayat denkleminde birbirine bazen teğet, bazen de tam içinden geçen yaşam doğrusalları. Dedim ya herkes kendi zamanını yaşıyor bazen ötekinin yanından sessiz sedasız bazen de tam içinden ortasından geçerek. Denklem sonsuz bilinmeyenli. Bir anı değiştirmeye kalkmak demek tüm yaşam formunu değiştirmek demek. İnanmıyorsun belki ama benimle, senin çay içtiğin fincanın arasında bir bağ var…. Hangi kitaptan okudum hatırlamıyorum ama “gerçek” insanın başına gelenlerdir diyordu. Ya gelmeyenler gerçek olmayanlar mıydı yani?? Yani sevip sevip kavuşamayanlar gerçek değil mi? Ya da kavuşamamak da mı gerçek? O zaman ne duruyoruz ki…Hadi gel şimdi seninle ağlayalım. Yaşanmışlara yaşanmamışlara bir de hiç yaşanmayacaklara. Huzur gecene eşlik etsin sevgili okur. Keyifli okumalar..
İki Yeşil Susamuru
İki Yeşil SusamuruBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20195,7bin okunma
·
193 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.