Fatma Aliye: Uzak Ülke Fatma Aliye' nin hayatını anlatan bir romandan yola çıkarak kendisinin ayakları üzerine sapasağlam basan donanımlı ve ilkeli biri olarak aynı özelliklerdeki kadın portresini
Udî romanında da çizmiş olduğunu görüyoruz.
Eserde kahramanımız Bedia' nın küçük yaşlardan itibaren müziğe olan ilgi ve yeteneğini fark eden babasının yardımıyla iyi eğitimler alır.
Yaşamının ilk yıllarında çok mutlu olan ailesi tarafından iyi eğitim almış ve çok sevilen, her zaman desteklenen Bedia, babasının ölümünün ardından çok sevdiği kocasının ihanetiyle deyim yerindeyse gül gibi solmaya başlar. Kocasının ihanetini gururuna yediremez ve ona boyun eğmek istemez. Kocasından ayrılmak için aklı ve kalbi arasında büyük savaş verir ve sonunda kocasından ayrılmaya karar verir. Abisinin yanına gider ve bir süre sonra İstanbul' a taşınır ve abisinin ölümünden sonra hayat onun için daha da zorlaşır. Aldığı müzik eğitimi ile kendi ayakları üzerinde durarak iffetiyle geçimini sağlamaya başlar.
1899 yılında yayımlanan romanın dönemin şartlarında kadınların, bir meslek sahibi olmaları ve yeri geldiğinde kendi ayakları üzerinde durmaları gerektiği çok güzel vurgulanmaktadır.
Kitapta okuyucuya verilmek istenen başka bir mesaj daha var elbette: İffet...
Darlığa düştüğünde ruhunu ve bedenini satarak bolluk içinde yaşamaktansa, iffetini ve gururunu koruyarak geçimini sağlamaya çalışmıştır kahramanımız. Bedia ile Helula' nın konuşmaları bu konuda ders veren felsefi diyaloglar olarak nitelendirilebilir.
Artık Bedia kalmamıştı, tükenmişti. Bir soğuk algınlığı ile yattığı yataktan bir daha kalkamamış geriye uduna duyduğu sevda ve yaşadığı acılar kalmıştı...
Hiçbir kadının ihanete uğramaması ümidiyle, keyifli okumalar dilerim.