Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mahur Beste. Celal Bey, bir sene boyunca, neredeyse her sabah kalkıp evin karşısında iki bina arasındaki boşlukta duran Servet Efendi'nin eskici tezgâhının fotoğrafını pencereden çekmeyi alışkanlık edindi. Servet Efendi boşluğun önünü oluklu saçla kapatmış, arabanın girip çıkmasına uygun bir kapı yapmıştı. Sabah uyandığımızda asla göremediğimiz ama akşamları boş halde getirilip bırakılan camlı poğaça arabası, Servet Efendi'nin tezgâhıyla yan yana dururdu. Tezgâhın üstü yağmurlu günlerde mavi muşambayla örtülürdü. Diğer günlerse, kitaplar, plaklar, kasetler, radyolar, teypler, saatler, telefonlar, tabaklar, biblolar, oyuncaklar düzgünce sıralanmış olurdu. Sekiz gün üst üste Teksas Tommiks'lerin arasında duran, ortasındaki sekizgen sarı zeminde büyükçe bir sol anahtarının bulunduğu Mahur Beste isimli kitaba zoom yaptı Celal Bey. Dokuzuncu gün tezgâhta bir Zeiss Ikon Nettar gördü, aşağıya bakmaya indi ve satın aldı. Komşu olduğumuz için ederinden ucuza ve yanında hediyesi Mahur Beste'yle. Ben, "Mahur Beste"yi Ahmet Kaya'nın bir şarkısı olarak iki yıl önce İstiklâl'in kasetçilerinden duymuş çok sevmiştim. Sonra kasetini almıştım. Dinlerken gözlerim nedense hep umutsuz, gölge etmeye hevessiz bir bulut arardı yukarılarda. Celal Bey, Servet Efendi'nin arabasındaki nesnelere İstanbul'un yeraltı zenginlikleri diyordu. Şimdilerde Servet Efendi işi büyüttü. Dolapdere'de depo tuttu. Her türlü oto parçası ve ona mal getiren adamları var. (Aracınızdan jant kapağı, silecek, teyp vb. eksilirse bizi arayın, Servet Efendi'ye telefon ederiz.) Atiye Hanım'a çok üzüldüğüm için Mahur Beste'yi yarım bıraktım. Ama "Sevginin, merhametin eşiğini hiç atlamamayı" seçmişleri kulağıma küpe ettim. Belki bir gün bitiririm.
Sayfa 86 - "Ayapera " Havalar Yine IsınacakKitabı okudu
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.