“ gerginliklerimizin
ve hayal kırıklıklarımızın çoğu, olmadığınız birinin rolünü oynamak için duyduğumuz zorlayıcı ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır.”
.
Gabor Mate bir sözünde, böyle başlmk istedim incelemeye...
Nurdan Gürbilek edebiyatta derin bır deniz, sığ yerlerinde tutunarak sayfalarda ilerlemek, bır okur için muhteşem bir keyif sunuyor insana.
Küllüyatını tamamlamak istediğim yazarlardan
Nurdan Gürbilek yavaş yavaş ilerliyoruz
Türkçe edebiyata yön veren endişeleri, edebiyatın mağdurluk, incinmişlik ve dışlanmışlık hissiyle ilişkisini, ve yazarın özgünlük kaygısını inceledi..
. Edebiyat eleştirisinin toplumu anlamakta ne kadar önemli bir alan olduğunu kanıtlayan özgün bir eleştirel uslup geliştirdi
.Anlatmayı başlı başına bir "soruna" dönüştüren bir yığın endişe. Üstelik bütün bu endişelerin çoğu zaman ulusal-kültürel endişelerle iç içe geçtiğini de biliyoruz.
. Ama ben edebiyatın huzursuzlukları, anlatmanın sancıları üzerinde yoğunlaşan bu kitapta, bugüne kadar daha çok "Batılılaşma", "ulusal kültür", "kültürel kimlik" gibi kavramlar etrafında tartışılagelen sorunların yazar için nasıl olup da içsel bir endişeye dönüştüğünü anlamaya çalıştım. Birçok yazarı yakından ilgilendiren "etkilenme endişesi"ne,
gecikmişlik telaşına, kadınsılaş-ma korkusuna, çocukluğa çakılıp kalma sıkıntısına, bir türlü tam anlatamıyor olmanın doğurduğu huzursuzluğa yakından bakmayı, nihayet bütün bu kaygıların anlatma çabasını nasıl derinden etkilediğini açıklamayı denedim..
Umarım modern edebiyatın aynasının neden "kör", Şark'ının neden "kayıp" olduğuna dair bir deneme çıkarabilmişimdir ortaya.
-
Nurdan Gürbilek dıyor
.
anlaşılıyor muyuz ?
var mı bi sıkıntı , açık olun lütfen-
.