Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kaç dostum, yalnızlığına! Büyük adamların gürültüsünden serseme döndüğünü ve küçüklerin iğneleriyle sokulduğunu görüyorum senin. Orman ve kaya seninle birlikte saygıyla susmayı bilirler. O sevdiğin geniş dallı ağaca benze yine: sessizce ve dinleyerek asılı durur o, denizin üstünde. Yalnızlığın bittiği yerde başlar pazaryeri; ve pazaryerinin başladığı yerde başlar büyük oyuncuların gürültüsü ve zehirli sinekierin vızıltısı. Onları sahneye koyan biri olmadıkça, en iyi şeyler bile bir işe yaramaz bu dünyada: büyük adamlar der halk bu sahneye koyanlara. Pek kavramaz halk büyük olanı, yani: yaratanı. Ama hoşlanır büyük davaları sahneye koyan ve oynayan herkesten. Yeni değerleri bulanların etrafında döner dünya: -görünmezdir dönüşü. Oysa oyuncuların etrafında döner halk ve ün: böyledir dünyanın gidişatı. Tini vardır oyuncunun, ancak pek vicdan bulunmaz tininde. Her zaman onunla en inandırıcı olduğu şeye inanır- k e n d i n i inanılır kıldığı şeye! Yarın başka bir şeye İnanacak, ertesi gün bir başkasına. Kıvraktır zekası halk gibi ve değişkendir sezgileri. Devirmek -kanıtlamak demektir bu onun gözünde. Çılgına çevirmek- onun için ikna etmek demektir. Ve kan tüm gerekçelerin içinde en iyisidir ona göre. Yalan ve hiç der o, yalnızca hassas kulaklardan içeri süzülen bir hakikate. Sahiden, dünyada büyük gürültü koparan tannlara inanır o sadece! Şatafatlı maskaralada doludur pazaryeri -ve halk övünür büyük adamlarıyla! Zamanın efendileridir bunlar halkın gözünde. Oysa zaman sıkıştırır onları: Bu yüzden onlar da seni sıkıştırır. Senden de duymak isterler bir Evet ya da Hayır. Eyvah, Leh ile Aleyh'in arasında mı oturacaksın? Bu dediği dedik, ısrarcı kişileri kıskanma sen hakikat sevdalısı! Hakikat hiçbir zaman dediği dedik birinin kollarına bırakmamıştır kendini. Bu apansızlar yüzünden geri dön güvende olduğun yere: sadece pazaryerinde saldırıdar bir Evet ya da Hayır'la adamın üzerine. Yavaştır idraki tüm derin kuyuların: uzun süre beklemeleri gerekir, derinliklerine n e y i n düştüğünü anlayabilmeleri ıçın. Pazaryerinin ve ünün öbür tarafında yer alır büyük olan ne varsa: çarşının ve ünün öbür tarafında yaşarnıştır daima, yeni değerler yaratan kim varsa. Kaç dostum, yalnızlığına kaç: zehirli sinekierin soktuğunu görüyorum seni. Kaç, rüzgarın sert ve şiddetli estiği yere! Kaç yalnızlığına! Küçüklere ve sefiHere fazla yakın yaşıyordun. Kaç onların görünmez intikamından! Sana karşı, intikamdan başka bir şey değildir onlar. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar ve senin kaderin bir sineklik olmak değildir. Sayısızdır bu küçükler ve sefiller; yağmur damlaları ve yabani otlar bile yetmiştir kimi gururlu yapıları çökertmeye. Bir taş değilsin sen, ama çok fazla damlayla şimdiden oyuldu için. Kırılıp paramparça olacaksın bir de sayısız damla yüzünden. Zehir li sineklerden yorgun düştüğünü görüyorum, bedenindeki yüzlerce çizikten kanlar aktığını görüyorum; ve tüm bunlar karşısında gururun öfkeye bile kapılmıyor. Kan istiyorlar senden tüm masumiyetleriyle, kana susamış onların kansız ruhları - bu yüzden sokuyorlar tüm masumiyetleriyle. Oysa sen, derin kişi, derin acılar çekiyorsun küçük yaralardan da; ve daha sen iyileşmeden önce aynı zehirli solucan tırınanıyor eline. Bu ziftleniciyi öldürmeyecek kadar gururlusun benim gözümde. Aman dikkat et de tüm bu zehirli haksızlıklarını taşımak kara talihin olmasın senin! Övgüleriyle de vızıldarlar etrafında: ısrarcılıktır onların övgüsü. Senin derine ve kanına yakın olmak isterler. Dalkavukluk ederler sana, bir tanrı ya da şeytana dalkavukluk eder gibi; sızlanırlar karşında, bir tanrının ya da şeytanın karşısındaymış gibi. Neye yarar ki! Dalkavuk ve sızianandır onlar, işte bu kadar! Çoğu zaman kendilerini sevimli de gösterirler sana. Oysa korkakların her zamanki kurnazlığıdır bu. Evet, korkaklar kurnazdır! Çok düşünürler senin hakkında daracık ruhlarıyla, - şüpheli gelirsin hep onlara! Şüpheli olur çok düşünülen ne varsa. Tüm erdemierin yüzünden cezalandırırlar seni. içtenlikle bağışladıkları yalnızca - hatalarındır. Yumuşak başlı ve dürüst olduğun için dersin ki: "Masumdur onlar, küçük varoluşlarında." Oysa onların daracık ruhları düşünür ki: "Suçludur tüm büyük varoluşlar!" Onlara yumuşak davransan, onları aşağıladığını düşünürler; ve senin iyiliklerine gizli kötülüklerle karşılık verirler. Senin sessiz gururun her zaman ters düşer onların beğenisine; bir kere olsun kibirli davranma tevazusunu gösterirsen, sevinirler. Bir insanda fark ettiğimiz şeyi alevlendiririz de. Bu yüzden koru kendini küçüklerden! Senin karşında küçük hissederler kendilerini, ve küçüklükleri yanar tutuşur sana karşı, görünmez bir intikam içinde. Fark etmedin mi onlarla karşılaştığında ne de çok suskun kaldıklarını, ve nasıl da güçlerini yitirdiklerini, sönmeye yüz tutmuş bir ateşten çıkan duman misali? İşte, dostum, vicdan azabısın sen komşuların için: çünkü değersizdir onlar senin yanında. Bu yüzden nefret ederler senden ve can atarlar kanını emmeye. Komşuların her zaman zehir li sinekler olacak; senin büyüklüğün, - daha da zehirli kılar onları ve daha da sinekleştirir. Kaç dostum, yalnızlığına ve sert, şiddetli bir havanın estiği yere. Senin kaderin değil sineklik olmak. Böyle söyledi Zerdüşt.
··
209 görüntüleme
Mona Lisa okurunun profil resmi
Bu ziftleniciyi öldürmeyecek kadar gururlusun benim gözümde. Aman dikkat et de tüm bu zehirli haksızlıklarını taşımak kara talihin olmasın senin!
Mona Lisa okurunun profil resmi
. Evet, korkaklar kurnazdır! Çok düşünürler senin hakkında daracık ruhlarıyla, - şüpheli gelirsin hep onlara! Şüpheli olur çok düşünülen ne varsa. Tüm erdemierin yüzünden cezalandırırlar seni. içtenlikle bağışladıkları yalnızca hatalarındır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.