Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

308 syf.
·
Puan vermedi
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ "RUH ADAM" ROMANI...
Ruh Adam romanında birçok konuya değinip eşsiz bilgiler sunan Atsız, romanın ismine rağmen tasavvufu inceden inceye eleştirir. Ama gelin görün ki eser, eleştirdiği tasavvufun romanın başkarakteri Selim Pusat tarafından değişik boyutlarıyla yaşanması üzerine kuruludur. Çok sevdiği askerlik mesleğinden ihraç edilen Selim Pusat, sonradan arkadaşlarının da yardımıyla Tarihi Evrak Komisyonu’nda işe başlar. Selim Pusat bulunduğu anı özümseyemeyen, etrafındaki insanlardan tiksinen bir hâlet-i ruhiye içindedir. Onun için kurtuluş yolu tarihin gizemli sayfalarına dönmektir. Buradaki iş arkadaşlarının tasavvufi yaşantıları nedeniyle aşırı huzurlu olmaları (bunu da çok anlamsız bulur) daha önce hiçbir bilgisi ve ilgisi olmadığı tasavvuf konusuna eğilmesini sağlar. Yaptığı okumalarla Hallac-ı Mansur’un Enel Hak meselesine ulaşan Selim Pusat Hallac-ı Mansur’un kendini Tanrı olarak göstermesine tasavvufi söyleme aşina olmadığı için aşırı tepki göstererek tasavvufun saçmalığına karar verir. Lakin romanın ilerleyen bölümlerinde saçmalık olduğunu düşündüğü tasavvufa çok yakın bir hayat sürer. Romanda Atsız, bilerek düştüğü bu tezadı, ustaca bir ironiyle okuyucunun aklına kazır. Ruh Adam, Hallac-ı Mansur’un anlaşılmayan tasavvuf anlayışının dini saçmalaştıran boyutuna ve insanların tasavvuf sebebiyle etkisizleştirilmelerine bir tepki olarak değerlendirilmelidir. Çünkü sömürgeci mantık da İslam'ı bu noktadan vurmuştur. Selim Pusat’ın büyük mahkemede yaşadığı sorgu olayında kul kimliğiyle varlığı önemlidir. Bu noktada onun kendini Tanrı yerine koymayıp hesap vermesi insani bilincinin/kul bilincinin açık olduğu anlamına da gelmektedir. Atsız Türkçü bir yazar olarak tanımlanmasına karşılık bu romanda Türk tarihini sadece İslam öncesi tarih olarak tanımlamaz. İslami unsurları görmezlikten gelmez. Kendi tarihi serüvenini bir bütün olarak algılar ve İslam’ı asla dışlamaz. Atsız çoğu çevreler tarafından din düşmanı olarak tanınmaktadır. Ancak Atsız, komünizme karşı İslam’ın etkisini savunmuş, Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması için mücadele etmiş bir milliyetçidir. Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam romanı 1972’de, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ıyla aynı sene yayımlanmışsa da romanın 1972’den önce bile tamamlanmış olma ihtimali vardır. Buna delil olarak romanda yer alan Selim Pusat’ın Güntülü’ye yazdığı şiirin Orkun dergisinin 3 Ağustos 1951 tarihli 44. sayısının beşinci sayfasında başlıksız olarak yayımlanması gösterilebilir. Şiirde başlığın olması gereken yerde bir dağ çizimi, şiirin altında da şairin/Atsız’ın adı ve bir not vardır: “Bu şiir, Atsız’ın intişar etmemiş bir romanından alınmıştır.” Bu ifade göstermektedir ki Atsız bu şiiri Ruh Adam için kaleme almıştır ve Ruh Adam 1951’de ya yazılmaktadır ya da yazılmıştır. “Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş; Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın…” Bu ayrıntı önemli, zira Ruh Adam’la Tutunamayanlar, postmodern anlatım tekniklerinin kullanılması bakımından benzer niteliklere sahiptir. Ruh Adam’ın yayımlanışından yirmi bir sene önce yazılmış veya yazılıyor oluşu bu romanın henüz 1950’lerde tamamlanmış olma ihtimalini akla getirmektedir. Eğer öyleyse Ruh Adam, Türk edebiyatının ilk postmodern romanıdır. Romanda Selim Pusat’ın tarihle ilgili yorumları, akılları zorlayan mahşer sahnesi (beni de en çok etkileyen bölüm) ve ruhi yolculukları postmodernizmin yansımalarıdır. Ruh Adam bir Uygur masalıyla başlar. Selim Pusat’ın hayatı Uygur masalının kahramanı Yüzbaşı Burkay’ın yaşadıklarının farklı bir zamanda tekrarıdır. Otobiyografik özellik taşıyan Ruh Adam romanı yazarın hayatıyla yakından ilgilidir. Son derece eğitici ve öğretici bilgiler veren bu kıymetli eser mutlaka okunmalı ve de okutulmalıdır!..
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,7bin okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.